Burada bir süredir kimse yaşamadı fakat yaşanır hale getirilebilir. | Open Subtitles | لم يعش أحد هنا منذ فترة لكن سيعود المكان للحياة |
Burada bir süredir kimse yaşamadı fakat yaşanır hale getirilebilir. | Open Subtitles | لم يعش أحد هنا منذ فترة لكن سيعود المكان للحياة |
Ormandaki hiçbir geyik onun yaşadığının yarısı kadar yaşamadı. | Open Subtitles | لأنه الغزال الوحيد الذي لم يعش أحد نصف حياته. |
- Orada hiç kimse yaşamamış ve tutuklandıktan sonra da hiç işe gitmemiş. | Open Subtitles | لم يعش أحد هناك و هو لم يذهب للعمل من يوم الاعتقال |
Bunlar kalıntılar! Yüzyıllardır, kimse burada yaşamamış. | Open Subtitles | المكان مُحطم، لم يعش أحد هنا منذ مئات السنين |
Ya gerçekten burada yaşamıyor ya da ortalığı temizlemeyi iyi biliyor. | Open Subtitles | إما أنه لم يعش هنا أو يعرف كيف ينظف جيداً |
Burada yüzyıllardır kimse yaşamıyor. | Open Subtitles | لم يعش أحد هنا أبداً لمئات السنين |
Allahtan, yaptigindan pisman olabilecek kadar yasamadi. | Open Subtitles | ولسوء الحظ، لم يعش طويلاً ليندم عليه. |
Tanrım. Bırak yaşasın. Hala iyi bir şey yapabiliriz. | Open Subtitles | , دعه يعش مازال فى إستطاعتنا أن نفعل شيء صحيح |
Çok uzun zamandır şehirlerde yaşıyoruz, fakat çoğumuz şehirlerde yaşamamıştır. | TED | لقد كنا نعيش في مدن لمدة طويلة من الزمن. ولكن معظمنا لم يعش في مدن. |
Küçük kardeşim olacağı zaman annem de böyle söylemişti ama çok fazla yaşamadı. | Open Subtitles | ذلك ما قالته ماما عندما كانت ستضع أخ ذكراً لي لكنه لم يعش لمدة طويلة |
Birlikte çalıştıklarımı da- Hiç biri hikaye anlatacak kadar yaşamadı. | Open Subtitles | وجميع الأشخاص الذين عملت معهم لم يعش منهم أحد ليخبر بالقصص |
Ama açık bir zihinle bu aptallar herhangi yaşamadı şarapnel dolu | Open Subtitles | لكن لم يعش أي من هؤلاء الحمقي بصدر مليء بالشظايا |
Bneimle 10 yıl boyunca yaşamadı mı? | Open Subtitles | ألم يعش معي على مدى السنوات العشر الماضية ؟ |
Üzücüdür ki, Einstein denkleminin yıkım kadar tam anlamıyla bir yaratılış denklemi olduğunu görecek kadar uzun yaşamadı. | Open Subtitles | من المحزن أنه لم يعش "آينشتاين" ليرى أنّ معادلته كانت وبحقّ معادلة الخلق، إضافة للدّمار. |
O zamandan beri bu evde de kimse yaşamadı. | Open Subtitles | و لم يعش أحد في هذا المنزل أيضاً |
Bizim otoriter sistemimiz içinde yaşamamış olan hiç kimse, emir komuta zincirinin ne denli zor bir şey olduğunu tahmin edemez. | Open Subtitles | كان كل من لم يعش ما عاصرناه من حكم شمولى يصاب بالذهول عندما يعرف مدى صعوبة نقل الأوامر |
Bu özlemi hissetmeyen biri hiç yaşamamış demektir. | Open Subtitles | ذلك الذي لم يشعر بتلك اللهفة, لم يعش أبداً. |
Tek bir ömür bile yaşamamış biri için çok akıllı bir adamsınız profesör. | Open Subtitles | أنت رجل حكيم أيها البروفيسور بالنسبة إلى رجل لم يعش إلى الآن إلاّ لمرّة واحدة! |
Uzun zamandır burada kimse yaşamıyor. | Open Subtitles | لم يعش أحد هنا منذ فترة طويلة. |
Bizimle yaşamıyor. Bizimle hiç ilgilenmedi. | Open Subtitles | ولم يعش بقربنا، لم يعر أيّ اهتمام لنا |
İsa içlerinde yaşamıyor. | Open Subtitles | السيد المسيح لم يعش ضمنهم. |
Hiç yasamadi, prensesim. | Open Subtitles | لم يعش أصلاً يا أميرتي |
Şimdi lütfen, istiyorsan beni as. Ama bırak o yaşasın. | Open Subtitles | من فضلك الآن، ضع اللوم عليّ لو شئت، لكن دعه يعش حياته. |
Annesinden utanan hiçbir çocuk yeterince uzun yaşamamıştır. | Open Subtitles | حسناً، أي أبن يحرج من أمه فهو أبن لم يعش مدة كافية |