Galiba "Hey, arkana bak!" desem Bu işe yaramaz değil mi? | Open Subtitles | انظر خلفك, حقاً لن يعمل هذا, أليس كذلك ؟ |
Tamam, motorlar çalışıyor. Bu sesi ve muhtemelen de suyu açıklıyor. | Open Subtitles | المحرك يعمل ,هذا يفسر الصوت ومن المحتمل الماء |
Başka ilaç lazım. Merhem bir işe yaramıyor. | Open Subtitles | أظنني أحتاج شيئاً آخر لا يعمل هذا الكريم |
- Şu anki gibi kuraklıklar için işe yaradığı düşünülüyor. | Open Subtitles | من المفترض أن يعمل هذا اثناء الجفاف الذي نواجهه الان |
Hadi, kımıldayın da açın yelkenleri. Nasıl çalıştığını biliyorsunuz bunun. Hadi. | Open Subtitles | هيا، أجعل الخاطف على الإبحار تعرفون كيف يعمل هذا, هيا أذهبوا |
Yani burada bunun nasıl işlediğini görmem için bir fırsattı. | TED | لذا، كانت فرصة لي لأرى كيف يعمل هذا المفهوم بالضبط. |
Bunun işe yaraması için birbirimize yakın kalmak mecburiyetindeyiz. | Open Subtitles | من اللازم علينا أن نلتصق معاً حتى يعمل هذا |
Hafif bir acı ve bağırsaklarınızda biraz yanma hissedebilirsiniz ama Bu işe yaramalı. | Open Subtitles | وربّما مضايقة في الأمعاء لكن يجب أن يعمل هذا |
Bu işe yaramazsa kızın her zaman burada. | Open Subtitles | إذا لم يعمل هذا حسناً , هناك دائماً إبنتك |
Bu işe yaramadan, tansiyonu çok düşerse diye dış kalp pilini hazır bulundurun. | Open Subtitles | جهز جهاز تنظيم دقات قلب خارجي في حالة اذا انخفض ضغطه جدا قبل أن يعمل هذا الشيء |
Minik, nasıl çalışıyor bu? | Open Subtitles | حسناً. تيني كيف يعمل هذا الشيء؟ |
Nasıl çalışıyor bu şey? | Open Subtitles | كيف يعمل هذا الشئ؟ |
Nasıl çalışıyor bu? | Open Subtitles | كيف يعمل هذا الشيء؟ |
Vakum neden işe yaramıyor? | Open Subtitles | لم لا يعمل هذا الامتصاص؟ |
- Belli ki işe yaramıyor bu yüzden parmağında yüzük yok. | Open Subtitles | - من الواضح لا يعمل... هذا هو السبب لم يكن لديك حلقة. |
Bu, çoğu durumda, bu antibiyotiğin bu salmonellayı öldürmek için artık işe yaramayacağı anlamına gelir. | TED | وهذا يعني أن في أغلب الحالات، لن يعمل هذا المضاد الحيوي بعد الآن لقتل السالمونيلا. |
Olmaz demeden önce bu şeyin nasıl çalıştığını görmelisin. Gel. House. | Open Subtitles | يجب أن ترى كيف يعمل هذا الشئ قبل أن ترفض، تعال |
Ve hayır, ben tüm bunların nasıl işlediğini bilmiyorum, ama belli ki bunlardan birini gördüğümde bir gizli mesaj olduğunu anlıyorum. | TED | و لا، لا أعرف كيف يعمل هذا في المخطط المحير للأشياء، ولكن من الواضح، وأنا أعرف الرسالة المشفرة عندما أراها. |
Bunun işe yaraması için çözmemiz gereken teknik problem ise yapay zeka yapmak kadar zor değil fakat oldukça zor. | TED | وبالتالي فالمشاكل الفنية التي تحتاج إلى حل لكي يعمل هذا تبدو أكثر صعوبة ولكنها ليست صعبة بنفس كيفية صنع الذكاء الصناعي فائق الذكاء، ولكنها صعبة إلى حد ما. |
Daniel bu iş için sizin de gelmenizi mi söyledi? | Open Subtitles | دانيال يقول أنك يجب أن تأتى لكى يعمل هذا ؟ |
Bu işler nasıl yürür bilmiyorum. | Open Subtitles | اقصد لا اعرف كيف يعمل هذا الامر |
Bu, üretim hattında gerçekten işe yarıyor. İş, açık yöntemsel talimatlar etrafında sistemleştirilip ve sonra eğitimle pekiştirilebiliyor. | TED | يعمل هذا بشكل جيد على مستوى خط الإنتاج، حيث يمكن تنظيم العمل حول تعليمات إجرائية واضحة ومن ثم تعزيزها عبر التدريب. |
Bakalım işe yarayacak mı? | Open Subtitles | ثم نرى كيف يعمل هذا |
Oh, hayır, benim için de uygun bir zaman değildi, ama buradayım, peki, nasıl işliyor bu olay? | Open Subtitles | اوه،لا، أنه أيضا ليس الوقت المثالي لي، لكن أنا هنا، إذا كيف يعمل هذا ؟ |