İlk etkileşim ne kadar hafif olursa olsun onun için her şey demek. Bir davet. | Open Subtitles | ومهما كان التفاعل الأولي سريع الزوال فهو يعني كل شيء له، إنه بمثابة دعوة |
Bizim için önemsiz, ama onun için her şey demek olabilir. | Open Subtitles | ربما يكون شيئاً صغيراً في نظرنا ولكنه يعني كل شيء بالنسبة له |
Tamamen inanıyorum. Bu benim için her şey demek. | Open Subtitles | أصدقه تماماً ، فهو يعني كل شيء بالنسبة لي |
Bu oylama her şey demekti ve ben de yapmam gerekeni yaptım. | Open Subtitles | كلا, هذا التصويت يعني كل شيء وكان يجب ان افعلها |
Bak, bugün bana çok şey ifade ediyordu. her şey demekti. | Open Subtitles | اسمع، اليوم كان يعني لي الكثير كان يعني كل شيء |
Burada bulunman benim için çok şey ifade ediyor. | Open Subtitles | في الحقيقة فإن وجودك هنا يعني كل شيء بالنسبة إلي. |
Azim ve yürek benim için her şey demektir. | Open Subtitles | الأصرار والعمل الجاد يعني كل شيء بالنسبة لي |
Aklını bizim için uzun vadeli şeylere vermen önemli bir davranış. | Open Subtitles | إنه حقاً يعني كل شيء إذا إنّك تفكر حياله وتفكر مدة طويلة لأجلنا. |
Bildiğin her şeyi. Şu soruda bize öncülük etmelisin bu her şey demek. | Open Subtitles | أي شيء يمكن أن يقودنا لإجابة السؤال الأوحد الذي يعني كل شيء |
Ve kariyerin her şey demek olmadığını bilmeye. | Open Subtitles | ونخب معرفة أن العمل لا يعني كل شيء |
Bu konser benim için her şey demek. | Open Subtitles | أعني .. هذا الحفل يعني كل شيء ، حسناً؟ |
Oğlum benim için her şey demek Bay Smith... onun için de hokey her şey demek. | Open Subtitles | (إبني يعني لي الكثير سيد (سميث والهوكي يعني كل شيء لإبني |
Benim için her şey demek. | Open Subtitles | وهو يعني كل شيء بالنسبة لي |
- Bu her şey demek değil. - Çok şey demek. | Open Subtitles | هذا لا يعني كل شيء - لكنه يعني الكثير - |
Benim için her şey demek. | Open Subtitles | إنه يعني كل شيء. |
Polly için her şey demekti bu ve Jason için bir hiç, ve... | Open Subtitles | كان ذلك يعني كل شيء بالنسبة لها ولا شيء بالنسبة له و... |
Ancak annem için bu her şey demekti. | Open Subtitles | لكن بالنسبة لأمي*، *.إنه يعني كل شيء |
İşin senin için her şey demekti. | Open Subtitles | كان عملكِ يعني كل شيء لكِ |
Yani milyonlarca hediye yoktu, ama gelmen bizim için çok şey ifade ediyordu. | Open Subtitles | أعني، لم تكن هناك الملايين من الهدايا. ولكن الحقيقة أنكم جئتم على الإطلاق يعني كل شيء بالنسبة لنا. |
Ad her şey demektir dostum. | Open Subtitles | اسم يعني كل شيء. |
- Gerçekten önemli bir davranış. | Open Subtitles | هذا حقاً يعني كل شيء. |