ويكيبيديا

    "يعيشُ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yaşıyor
        
    • yaşayan
        
    • oturuyor
        
    • yaşamıyor
        
    • yaşar
        
    • yaşadığı
        
    Hepsi kendi seçtiği hayatı yaşıyor, daha iyi bir dünya için ellerinden geleni yapıyorlar. Open Subtitles كُل واحدٍ منهُم يعيشُ حياةً اختارها مُساهمينَ بأقصى ما يستطيعون لجعلِ العالم أفضَل
    Keşiş gibi yaşıyor.Aklı başına gelmiş. Open Subtitles الفتى يعيشُ مثل الراهبْ , وضعَ نفسة فوق الطريق السليم
    Evet, ama şimdi uzaklarda yaşıyor. Onu göremiyorum artık. Open Subtitles نعم، لكنه يعيشُ في مكا نبعيد لا استطيع رؤيته بعد الأن
    Bugün kutladığımız şey bize gelen mesaj, içimizde yaşayan Aydınlık. Open Subtitles اليوم سنحتفل لأن الرسالة وصلت إلينا ولأن الضوء يعيشُ بداخلنا
    Kolombiya'nın kırsal bölgelerinde yaşayan nüfus yaklaşık 15 milyon. TED يعيشُ الآن حوالي 15 مليون شخص في ريف كولومبيا.
    Telefon rehberinde yok, ama buraya yakın bir yerde oturuyor. Open Subtitles لايوجد سجل لهاتفهِ لكنهُ يعيشُ قريباً من هنا
    Ailesinde kimse burada yaşamıyor ve arkadaşlarının hepsi garip tipler ve geri zekalılar. Open Subtitles لا أحد من عائلتهُ يعيشُ هنـا وجميع أصدقائه متحيزين لبعضهم وحقيرين
    Bir adam ya da kadın, tüm hayatını yaşar, Open Subtitles يعيشُ رجلٌ أو امرأةٌ طوالَ حياتهِم
    Burada yaşıyor. Kaçak avlanıp çöpleri temizliyor. Open Subtitles كان يعيشُ هنا للقيام بالصيد الغير مشروع و السرقة
    Arlington, Virginia'da, buraya 8 kilometre uzaklıkta yaşıyor. Adresi elimde. Open Subtitles يعيشُ في (فرجينيا), أربعة أميال من هنا . لدي عنوانه
    Sadece ben değil. O da burada yaşıyor. Open Subtitles لستُ أنا فقطْ، بل هو أيضًا يعيشُ هنا.
    Gözden Düşen okyanusun diğer ucunda yaşıyor. Open Subtitles فإن "ألساقط" يعيشُ فى مكانِ بعيدُ فى المحيط.
    Şu anda kendi kurduğu dünyasında yaşıyor. Open Subtitles إلى الآن إنهُ يعيشُ في عالمٍ من صنعهِ
    Diyelim ki bunlardan birinde akıllı bir tür yaşıyor bu gezegendeki on milyon yaşam türünden biri ve bu türün bir alt kümesi her şeyi çözdüklerine inanıyor. Open Subtitles إفترضوا أن على واحدٍ منها يعيشُ نوع ذكي واحد من العشرة مليون شكل للحياة التي قد تعيشُ على ذلك الكوكب. و أن هناك مجموعةٌ فرعية من هذا النوع
    Bacamızda bir tane yaşıyor, ama iki yıldır faremiz olmadı, o yüzden merak etmiyoruz. Open Subtitles حسناً, هنالك شيئاً يعيشُ في مدخنتنا ولكنَّنا لم نحضى بفأرةٍ واحدة لمدة سنتين لذلك لا نسألُ عن ما يريبنا ما يظهرُ لديَّ هنا, هو أنَّكما غيرُ مسموحٍ لكما بالتبني
    Ama belli ki, bu binada yaşayan birinin potansiyeli var. Open Subtitles ولكن من الواضح، أنّ أحدًا يعيشُ في هذا المبنى، لديهِ إمكانيّات.
    Ya da, sanki içinde yaşayan bir yabancı varmış gibi hissediyor olacak. Open Subtitles أو شيء آخر سيشعرك أن هنالك غريبا يعيشُ في داخلك
    Buranın yerlisi bir efsaneyi, tek başına ormanda yaşayan bir adamı duymuş muydunuz? Open Subtitles هل سمعتما بـ أسطورة محلية عنْ رجل يعيشُ هنا في البرية لوحدّه؟
    Köyde yaşayan Japon adamı tanıyor musun? Open Subtitles تعرفين أنّ هناك رجلاً يابانيًا يعيشُ في القرية، صحيح؟
    Marty alt kattaki komşumuz. Tam altımızdaki dairede oturuyor. Open Subtitles (مارتي ) هو جارنا السُفلي يعيشُ تحتنا مُباشرةً
    - Yani Kongre üyesi artık burada yaşamıyor mu? Open Subtitles إذا عضو الكونجرس لا يعيشُ هنا بعد الآن. لا.
    Bir adam hapiste yaşar ve ölür. Open Subtitles يعيشُ رجلٌ في السجن و يموت
    İnsanların penguenlerle yaşadığı bir rüyaydı. Open Subtitles كانَ مُجَرَد حُلم حيثُ يعيشُ الناسُ معَ البطاريق

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد