Ben bu insanları hayatımda daha önce hiç görmedim ve şimdi gidiyorlar. | Open Subtitles | لم أرَ هؤلاء الناس من قبل، وإنهم يغادرون. |
Bu insanlar şehre geliyor, suç işliyor ve gidiyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الناس يأتون الى المدينة يرتكبون جرائم و يغادرون |
Cevap ise ortalama olarak biraz iyi hocalar sistemi terk ediyor. | TED | الجواب هو, لا في المتوسط, فالمعلمون المتميزون مع قلتهم يغادرون الميدان. |
- Herkes gidiyor? - Bize biraz zaman ayırır mısın? | Open Subtitles | الكل يغادرون أيمكنك أن تمنحنا القليل من وقتك؟ |
Çünkü biliyoruz ki babalar kafalarında şu düşünceyle birlikte ayrılıyorlar: "Dünya için nasıl bir kadın yetiştiriyorum?" | TED | لأننا نعلم ان الأباء يغادرون بفكرة واحدة : أي نوع من النساء ستكون ابتني في هذا العالم ؟ |
Yaşlı insanlar ayrılıyor ya da ölüyordu ve bu gidişlerde hikâyeler kayıplara karışıyordu. | TED | كان الناس يغادرون أو يموتون في سن الشيخوخة، ومع هؤلاء المغادرين كانت القصص تضيع. |
Yardımda ister bulun ister bulunma, bir zaman sonra teşekkür bile etmeden çeker giderler. | Open Subtitles | سواءًا إن أُعطوا الصدقة أم لا, يغادرون في وقت محدد.. بلا شكر. |
Derry, Maine'den çıkıyorlar. 95 üzerinden Massachusetts'e gidiyorlar. | Open Subtitles | انهم يغادرون ديرى.. المقر الرئيسى جنوبا على 95 قرب ماساشوسيتس |
Derry, Maine'den çıkıyorlar. 95 üzerinden Massachusetts'e gidiyorlar. | Open Subtitles | إنهم يغادرون دررى, مين, متوجهين إلى الجنوب على 95. فى إتجاة ماساخوسيتس |
Yeterince soytarılık yaptım. Haydi, gidiyorlar. | Open Subtitles | لقد قمت بالسير بما يكفي هم الآن يغادرون |
Ve çoğu insan şehri terk edip, şehrin dışında yaşıyor. | TED | ومعظم السكان يغادرون المدينة، ويسكنون خارج المدينة. |
Aynı zamanda yasadışı yollarla ABD'ye gelmek için bu bölgeleri terk eden insan sayısında da bir azalma gördük. | TED | كما شاهدنا كذلك انخفاضًا في أعداد من كانوا يغادرون هذه المناطق محاولين الدخول للولايات المتحدة بطريقة غير شرعية. |
Çünkü elindeki iş gücünün bir kısmı onu terk etmişti, Doğuyu, diğer tarafa gidebilmek için sistemi terk etmişti. | Open Subtitles | لأن جزءًا من القوى العاملة ،لديه كان يغادره يوميًا كانوا يغادرون الشرق، يغادرون النظام سعيًا للجانب الآخر |
Herkes gidiyor. Bize vakit ayırır mısınız? Açıklama yapacak mısınız? | Open Subtitles | الكل يغادرون أيمكنك أن تمنحنا القليل من وقتك؟ |
Şimdi hepsi Amerika Avustralya ya da Atina'ya gidiyor. | Open Subtitles | يغادرون الآن مرة أخرى أمريكا ،أستراليا وأثينا، |
Bulundukları yerde iş olmadığı için ayrılıyorlar. | TED | انهم يغادرون لانه لا توجد وظائف في المكان الذين هم فيه. |
İkinci evliliği sona ermiş, çocuklar evden ayrılıyor. | Open Subtitles | ،تشعر أن الزواج الثاني أنتهى .و الأولاد يغادرون المنزل |
Hep uzar giderler. | Open Subtitles | حسناً, كما تعرفينهم الرسامين إنهم دائماً يغادرون |
Olur böyle, babalar gider, sıkma canını. Bana birkaç şey lazım. | Open Subtitles | يحدث عادة، الآباء يغادرون لا داعي أن تكون جبانًا، |
Her yıl 68 milyon Amerikalı güvenli sınırlarımızın ötesine geçiyor. | Open Subtitles | أكثر من 68 مليون أميركي يغادرون بآمان حدودنا كل عام |
Genellikle yeni insanlar ve destekçiler bu tip şeylerden erken ayrılır. | Open Subtitles | أتعلمين ،عادة الموظفين الجدد وفريق الدعم يغادرون هذه المناسبات مبكرا |
Yeter ki giderken kendilerini daha iyi hissetsinler, değil mi? | Open Subtitles | فقط طالما يشعرون بتحسن عندما يغادرون ، أليس كذلك ؟ |
Fenton, 15 dakika önce içeride gördüğün adamlar vardı ya onları ayrılırken gördün mü? | Open Subtitles | فينتن ,الرجلين الذين ادخلتهما لى منذ اقل من 15 دقيقة هل رايتهم وهم يغادرون ؟ |
Yılda ortalama 10, 12 bin ev kaybediyoruz neden kırsal bölgeye geri gittiklerini sorarsan ne diyorlar biliyor musun? | Open Subtitles | نحن نخسر 10 ألاف إلى 20 الف مواطن كل سنة وعندما تسألهم لماذا يغادرون المدينة هل تعلم ماذا يقولون ؟ |
Yola buradan çıkıyorlar, delilleri buraya götürüyorlar. Biz de buradayız. | Open Subtitles | إنهم يغادرون من هنا آخذين الدليل إلى هنآك ونحن هنا |
Otelden ayrıldıklarını fark ettiğimde küçük bir kaçamak yaptıklarını sanmıştım. | Open Subtitles | عندما أدركت أنهم يغادرون الفندق خطر لي، أنهم قـد يهربون |
En son morgdan ayrıldı. Sadece gitti. | Open Subtitles | لقد كانوا يغادرون المشرحة، غادروا لتوهم. |