ويكيبيديا

    "يفتقر" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yoksun
        
    • olmayan
        
    • yoksundur
        
    • eksiği
        
    • yoksunu
        
    • yoksundu
        
    • eksikliği
        
    Âdem, onu büyüklüğe yöneltecek olan içindeki kıvılcımdan yoksun. TED يفتقر آدم إلى ذلك البريق الداخلي الذي سيقوده إلى العظمة.
    İşte bu yapay zekânın en çok yoksun olduğu şey. TED وهذا شيء يفتقر إليه الذكاء الاصطناعي جدًا.
    kendi imzasını atmaya cesaret edemeyeceği düşüncelerine yönelik cesaretten yoksun temelsiz bir başlangıç.... Open Subtitles ضعيف الشخصية ورخو يفتقر إلى الشجاعة للتعبير عن قناعاته ومبادئه الشخصية فهو لا يجرؤ على التوقيع عليها باسمه
    Suudi Arabistan çoğu vatandaşın kendini geliştirmesinin bir yolu olmayan mutlak monarşi ile yönetilir. TED المملكة العربية السعودية هي نظامٌ مَلَكي مُطلق حيث يفتقر العديد من المواطنين إلى طريق لتحقيق التقدم الشخصي.
    Her deneyin kontrolü test edilen etkenden daima yoksundur. Open Subtitles التحكم في أي تجربة يفتقر دوما لعنصر الإختبار
    O iyi, fakat çok eksiği var. Open Subtitles إنه جيد، لكنه يفتقر إلى الكثير من الأمور
    Zarafet yoksunu, ama iyi bir köpek gibi kokunun izini sürebilir. Open Subtitles يفتقر للكياسة لكنه يشم الأثر ككلب صيد جيد
    Acemi birliğindeyken ölen bu er ruhen disiplinden yoksundu. Open Subtitles المجند الميت من المدرسة التحضيرية كان يفتقر إلى الانضباط بالمعنويات
    Mahallenin nasıl hâlâ kalabalık geldiğine ve gerçekten bir yeşil alan eksikliği olduğuna dikkat edin. TED لاحظوا الازدحام الذي لا يزال يبدو الحي عليه وكيف أنه يفتقر فعلا للمساحات الخضراء.
    Kalın kafalı,tamamen espiriden ve özgür iradeden yoksun. Open Subtitles غبيه، المعلومات ضعيفة كليا يفتقر إلى الإرادة الحرة
    Oğlan tecrübeden ve mantıktan yoksun olabilir lakin deli cesareti var. Open Subtitles قد يفتقر الفتي للخبرة والحنكة ولكنه شديد العزيمة شجاعة القرويين
    Son derece yetenekli ama kişisel iradeden yoksun. Open Subtitles لديه إمكانيات هائلة، لكنّه يفتقر إلى المبادرة
    İnsanoğlu böyle duygulardan yoksun olduğundan oluyor tüm bunlar! Open Subtitles يفتقر البشر إلى هذه النوعيات لهذا يتّخذون قرارات لاعقلانية
    İnsanların bu belirsiz zamanlarda şiddetle yoksun oldukları da bu işte! Open Subtitles هذا ما يفتقر إليه الناس بهذه الأوقات المضطربة.
    İngiliz büyüsü bugünlerde ruhundan, kıvılcımından ve takatinden yoksun. Open Subtitles السحر الأنجليزي اليوم يفتقر إلي الروح. يفتقر النار والطاقة.
    Yine de kendisi, senin sunum sevginden yoksun. Open Subtitles على الرغم من كونه يفتقر إلى حبك لأسلوب العرض
    İnsan kendinde olmayan şey için savaşırmış. Open Subtitles الرجل يُقاتِل من أجل ما يفتقر إليه على الأكثر
    Garip, çılgınca, kaza geçirmeye yatkın, tarzı olmayan bir basamak. Open Subtitles طريق غريب , مجنون, معرض للحوادث يفتقر لحس الموضة
    Ama kendi isteğimle götümü kurtarmak için intihar edeceğimi düşünme çünkü "Batı ahlaktan yoksundur" Open Subtitles لكن لا تعتقدي بأني سأضحِّي بقناعاتي في مقابل انقاذ نفسي لأنَّ الغرب يفتقر إلى الأخلاق
    Ticaretle uğraşırdı ve görgü kurallarından yoksundur. Open Subtitles أصوله من التجارة وهو يفتقر إلى الأخلاق.
    Gaynor'ın listene girmek için birkaç yüz bin dolar eksiği var. Open Subtitles (جينور) يفتقر لبضعة آلاف من الدولارات ليكون جيدرًا بالذكر في قائمتكَ.
    Ama sen, meslektaşların tarafından... ahlak yoksunu olarak bahsedildin. Open Subtitles ... لكن أنت تذكره مراراً وتكراراً . عند زملائك , بأنّه شخص يفتقر الأخلاق
    "Sadece bu imkanlarını düzgün kullanma becerisinden yoksundu". Open Subtitles " ولكنه يفتقر إلى المهندس المعمارى .. "
    Bunun olmasına karanlık neden oluyor. Beyindeki oksijen eksikliği. Open Subtitles هو الظلام الذي يسبب ذلك، يفتقر الدماغ إلى الأوكسجين

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد