burada duran kişi ayağını yere koymuş ve ağırlığını ona vermiş. | Open Subtitles | أيّاً مَن كان يقف هنا ترك بصمة لقدمه اليسرى وضغط أكثر على هذه |
Peki sana hayatımın aşkının burada duran adam olduğunu söylesem? | Open Subtitles | و ماذا إن أخبرتك بأن حب حياتي هو هذا الرجل الذي يقف هنا ؟ |
O yaşıyor. Tam burada duruyor ve bana bakıyordu. | Open Subtitles | هو حيّ لقد كان يقف هنا ناظراً إليّ |
Kan damlalarına göre vurulduğu zaman burada duruyormuş. | Open Subtitles | بقع الدم تشير إلى أنه كان يقف هنا عندما أصيب بعدة طلقات. |
Yani işte ikimiz de burada durmuş o özel kız bizi seviyor mu sevmiyor mu diye düşünüyoruz. | Open Subtitles | تعرف, كلانا يقف هنا قلقاً عما إذا كانت الفتاة المميزة تحبه أو أنها ليست كذلك |
Dün gece tam burada duruyordu ve onu gözetliyordu. | Open Subtitles | كان يقف هنا الليلة الماضية كان يراقبها |
Birisi burada durmalı ve söylemeli: Başlarım şimdi, uyan dünya, sen şişkosun. | Open Subtitles | , يقف هنا ويقول , خربها . استيقظ أيها العالم , أيها السميــن , لا |
kendimi sorumlusu tuttuğum sadece başarısızlığa uğramış inancım değil ama hala burada duran herkes | Open Subtitles | احمل نفسي المسؤلية، ليس فقط على فشلي في الإيمان ولكن جميع من يقف هنا اليوم |
O şoför bugün burada duran adamla aynı kişi değil. | Open Subtitles | . ذلك السائق هو ليس نفس... الشخص الذي يقف هنا... |
O şoför bugün burada duran adamla aynı kişi değil. | Open Subtitles | . ذلك السائق هو ليس نفس... الشخص الذي يقف هنا... |
Çünkü dünyanın en iyi erkek arkadaşı burada duruyor. | Open Subtitles | لأن أفضل خليل في العالم يقف هنا تماماً |
Tam burada duruyor olmalı. | Open Subtitles | لابد وانه كان يقف هنا |
Oğlan hep burada duruyor. | Open Subtitles | الفتى يقف هنا دائما |
Onu vuran da burada duruyormuş. | Open Subtitles | ومن أطلق عليه النار, كان يقف هنا |
Kanın dağılım biçimine bakılırsa katil burada duruyormuş. | Open Subtitles | يشير بخاخ البصمات أن الجاني كان يقف هنا |
Kurban vurulduğunda tam burada duruyormuş. | Open Subtitles | القتيل كان يقف هنا عندما تمت أصابته |
Birisi tekrar ve tekrar burada durmuş. | Open Subtitles | شخص ما كان يقف هنا مراراً و تكراراً |
Ve şimdi o burada durmuş ve niyeti de... | Open Subtitles | وهو يقف هنا الآن بغرض... |
Tetikçi Al'i vurduğunda burada duruyordu. | Open Subtitles | مطلق النار كان يقف هنا (عندما أطلق على (آل |
Ellerimi yıkarken dönüp baktığımda ikiniz de kaybolmuştunuz ve Ajan Gibbs burada duruyordu. | Open Subtitles | عندما تلفت صوبكما بعد أن غسلت يدي كنتما قد اختفيتما أنتما الاثنين وكان العميل (غيبز) يقف هنا |
Majesteleri saygıdeğer konuklarını selamlamak için burada durmalı. | Open Subtitles | وفخامته يجب أن يقف هنا لترحيب بالنبلاء |
Ayrıca sandalyeleri taşımamda yardım etti ve şu an yanımda. | Open Subtitles | وساعدني بنقل المقاعد والسلم، وهو يقف هنا الآن |