Senin masumiyetine beni ve jüriyi ikna edecek tek şey. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي سوف يقنعني ويقنع هيئة المحلفين انك بريء |
Onunla yüz yüze konuşursam beni gitmemem için ikna edebilir. | Open Subtitles | إذا تحدثت معه أنا, أكيد سوف يقنعني بعدم فعل ذلك |
Ama bu fahişe benzetmesi beni henüz ikna etmedi Bay Walker. | Open Subtitles | لكن مثال العاهرة لم يقنعني حتى الان يا سيد والكر |
Ancak bugün başka davalardan farklı olarak beni lehinize karar vermeye ikna edecek hiçbir gelişme olmadı. | Open Subtitles | ولكن لم يقنعني الدفاع عنك اليوم باصدار عقوبة غير الحبس. |
Beni bitkiler için iyi olduğuna ikna etmeye çalışmıştı. | Open Subtitles | حاول ان يقنعني انه مفيد للنباتات. قال انه مفيد للشجيرات ياولد |
Bakın, üzgünüm ama kimse bunun eğlenceli olmadığına beni ikna edemez. | Open Subtitles | انظر.انا اسف.لن يقنعني احد بأن حياتي ليست مرحة.حسنا؟ |
Ama bana gösterdiğin hiçbir şey beni böyle bir şeye hazır olduğuna ikna etmiyor. | Open Subtitles | لكن أنتي لم تريني أي شيء يقنعني أنك على استعداد لشيء كهذا |
Şu ana kadar söylediklerinden hiçbirisi beni iddia ettiklerinin gerçek olduğuna ikna etmedi. | Open Subtitles | لم تقل شيئا طول الوقت قد يقنعني بان ايا من ادعائاتك حقيقيه |
Bunu bir düşüneyim, çünkü belki bu beni ikna eder ve üniversiteye süper iyi kız olarak başlarım. | Open Subtitles | دعني أفكر في هذا لأنه ربما يقنعني لتغيير أساليبي وأذهب إلى الجامعة كفتاة لطيفة جداً. |
Bunu çalarak şehri kurtardığıma dair beni neredeyse ikna ediyordu. | Open Subtitles | وكاد أن يقنعني أنني أنقذ المدينة بسرقتها |
Olmaz, hiçbir şey beni o insanlar için ayakta dikilip konuşmaya ikna edemez. | Open Subtitles | لا، لا شيء يُمكن أنْ يقنعني للوقوف أمام هؤلاء الناس والتحدّث. |
Canını yaktığını biliyorum ama beni o kadını öldürdüğüne ikna etmek için yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | أعلم أنه مؤلم لكن لا شيء يمكنك قوله يقنعني أنك قتلت تلك المرأة |
Ondan beni hayal gördüğüme ikna etmesini istedi. | Open Subtitles | وقد أرادته أن يقنعني أنني كنت أتخيل أشياءاً |
Yıllar önce Fritz Haber zehirli gazının savaşı daha çabuk bitireceğine beni ikna etmeye çalışmıştı. | Open Subtitles | قبل سنين مضت , فريتز هابر حاول ان يقنعني ان غازه السام سوف ينهي الحرب مبكراً |
Bağımsız müteahhitlerin Ölüm Yıldızı üzerine çalıştığı konusunda arkadaşım beni ikna etmeye çalışıyor... onlar masum kurbanlardı isyancılar tarafından yokedildiğinde. | Open Subtitles | صديقي يحاول ان يقنعني بان اي مقاول حر كان يعمل على النجمه الميته الغير مكتمله كانوا ضحايا بريئين عندما تحطمت على ايدي المتمردون |
- Yani Robin'den çalmak için beni ikna etmeye çalışan sendin. | Open Subtitles | حسناً، أنت واحد من كان يقنعني بأن أسرق من " روبين " |
Bunun seninle gelmem için beni ikna etmesi mi gerekiyordu? | Open Subtitles | أهذا يفترض به أن يقنعني بالمجيء معك؟ |
Hiç, kaptan, Chavez beni çocuk olduktan sonra seks hayatının değişmediğine beni ikna etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | ...لاشيء أيها الكابتن، شافيز هنا كان يحاول أن يقنعني بـ أن حياتك الجنسية لا تتغير بعد أنجاب الاطفال |
Teselli olarak hemen şimdi, burada, beni işlerinin gerekli olduğuna ikna edebilenler tekrar işe alınacak. | Open Subtitles | ...فرصة فضّيّة أي شخص يمكنه أن يقنعني هنا والآن أنّ عمله مهمّ ، فسوف يعاد توظيفه |
Hiç kimse, beni, kocamın bir kanun kaçağı oluğuna ikna edemez. | Open Subtitles | لا ، أحد يمكن أن يقنعني بأن زوجي مجرم. |