| Eminim. Ama bu akşamlık yeterince macera yaşadım. | Open Subtitles | متأكدة , لقد رأيت ما يكفيني من الإثارة الليلة |
| Gidemezsin. Kee, başım zaten yeterince dertte. | Open Subtitles | لا يمكنك أن ترحل كي، لدي ما يكفيني من مشاكل |
| Zaten yeterince sorunlarım ar. | Open Subtitles | ان لدي ما يكفيني من المشاكل ليس لدي اثبات شخصية |
| Çünkü bugün onlardan yeterince gördüm. Almayayım. | Open Subtitles | أعتقد رأيت ما يكفيني من المتاعب هذه الليلة، شكرا |
| Endişelendiğim yeterince şey var zaten ve şuana kadar hiç yanlış bir şey yapmadım, o yüzden öldüremezdim herhalde. | Open Subtitles | لديّ ما يكفيني من القلق، ولم أفعل أي شيء خطأ، لذا أشك في ذلك. |
| Adamlarımı kaybetme endişesini geç, Pakistan istihbaratıyla yeterince sorunum var zaten. | Open Subtitles | لدينا ما يكفيني من المتاعب التي تؤرقني مع أعوان الاستخبارات الباكستانية دون الحاجة للقلق حول خسارة أبناء وطني أيضًا |
| Bu kadar detaya inmeden de uğraşmam gereken yeterince şey var. | Open Subtitles | لديّ ما يكفيني من الأشغال بدون الدخول في كل التفاصيل |
| Ben yeterince ölüm gördüm, teşekkürler. | Open Subtitles | أتعلم، لقد رايتُ ما يكفيني من الموت، شكرًا |
| Şu an yeterince sorunum var, tamam mı? | Open Subtitles | لديّ ما يكفيني من المشاكل بالوقت الحالي، حسناً؟ |
| Adamlarımı kaybetme endişesini geç, Pakistan istihbaratıyla yeterince sorunum var zaten. | Open Subtitles | لدينا ما يكفيني من المتاعب التي تؤرقني مع أعوان الاستخبارات الباكستانية دون الحاجة للقلق حول خسارة أبناء وطني أيضًا |
| Zaten bu adada yeterince var. | Open Subtitles | لدي بالفعل ما يكفيني من هذة الجزيرة. |
| Sevgili kızım, endişelenecek yeterince şeyim var. | Open Subtitles | فتاتي العزيزة لدي ما يكفيني من القلق |
| yeterince derdim var. | Open Subtitles | لدي ما يكفيني من المشاكل الخاصة بي. |
| yeterince derdim var. Öyle değil mi, anne? | Open Subtitles | -فلديّ ما يكفيني من المشاكل، أليس كذلك يا أمي؟ |
| yeterince bilgilendim. | Open Subtitles | لقد حصلت على ما يكفيني من المعلومات. |
| yeterince temiz hava aldım. | Open Subtitles | استنشقت ما يكفيني من الهواء النقي |
| İhtiyacım olan her şeye yeterince sahibim. Bekarım. | Open Subtitles | حصلت على ما يكفيني من كل شئ أردته |
| Bunu hayatımın bir kısmında yeterince yaşadım zaten. | Open Subtitles | لقد نالني ما يكفيني من ذلك فيما مضى |
| Tuvaletlerin boku, sidiği ve japon balıklarını geri püskürttüğünü yeterince gördüm. | Open Subtitles | -رأيت ما يكفيني من المراحيض التي تطفح منها الفضلات والأسماك الذهبية لتغرق أرضية حمامي. |
| Ben yeterince yaratık gördüm. | Open Subtitles | إسمع, لقد رأيت ما يكفيني من الوحوش |