Tabii ki ne hakkında olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. | Open Subtitles | بالطبع أنا لم يكن لدى أى فكرة عما كانت الأغنية |
Piçin teki bir sorun yaratana kadar kimsenin bir sorunu yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدى أحدكم أي مشكلة حتى تسبب لنا الوغد بواحدة |
Ofisimden çıkarken gayet aklı başında idi. Şüphelenmek için bir neden yoktu | Open Subtitles | كان متماسكا تماما عندما غادر مكتبى ولم يكن لدى أي سبب للشك |
Hayır yok efendim. Vikinglerin gafil avlamada becerikli olduklarını bilmiyordum. | Open Subtitles | بالطبع سيدى لم يكن لدى علم عن موضه الفايكنج فى التتويج |
Gerçekten de, Michael Garfield'ın kendinden başkasını sevdiğini sanmam. | Open Subtitles | حقا ,لم يكن لدى اى شك ان مايكل جارفيلد لم يحب احدا سوى نفسه |
Kimse için bir sorun yoksa, İbranice konuşma kısmını geçeceğim. | Open Subtitles | إذا لم يكن لدى الجميع مانع فأود تفويت الطقوس العبرية |
Ofisimi terk ederken tamamen tutarlı davranıyordu. Şüphelenmek için hiçbir sebep yoktu. | Open Subtitles | كان متماسكا تماما عندما غادر مكتبى ولم يكن لدى أي سبب للشك |
Hiçbirinin pek aile hayatı yoktu, bu yüzden yaptıkları tek şey etrafta kaykay yapıp, girmemeleri gereken yerleri girmekti. | Open Subtitles | لمْ يكن لدى أحدهم حياة منزليّة كبيرة، لذا كانوا يركبون الألواح طوال اليوم ويدخلون لأماكن لا يُفترض بهم دخولها. |
Benim gibi insanlara ne yapılacağı konusunda hastanenin pek de fikri yoktu. | TED | لم يكن لدى المشفى أدنى فكرة عما يجب فعله مع الأشخاص الذين في مثل حالتي. |
Bu tür şeylerden öte bir tıp doktorunun yapabileceği pek birşey yoktu. | TED | تتجاوز هذه الأنواع من الأمور، لم يكن لدى طبيب كثير الذي يمكن القيام به. |
Ama problemim, onları satın almak için param yoktu. Param yetmiyordu. | TED | ولكن مشكلتي كانت، لم يكن لدى المال لدفع ثمنها. لم أستطع تحملها. |
Birlikte büyüdüğüm insanların inanacımla bir sorunu yoktu. | TED | لم يكن لدى الناس الذين ترعرت معهم أي مشكل مع عقيدتي. |
Ancak iş planım yoktu, sadece sekiz yaşındaydım. | TED | الآن لم يكن لدى أي خطط للأعمال التجارية في عمر الثمان سنوات فقط. |
Havlu, sabun, tuvalet kağıdı yoktu, sadece iki metal kova; birisi su, diğeri atık için. | TED | لم يكن لدى منشفة، ولا صابون، ولا ورق للمرحاض، اعطوني دلوين، احدهما للماء ، والآخر للفضلات. |
Bu yakınlığa rağmen, bilgisayarımın ne hissettiğime dair kesinlikle en ufak bir fikri yoktu. | TED | ورغم كل تلك الألفة بيننا لم يكن لدى حاسوبي أية فكرة عما أشعر به. |
Bir sandığın nasıl bir şey olduğuna dair bir fikirleri yoktu. | TED | لم يكن لدى الناس أدنى فكرة عن شكل الصندوق الانتخابي. |
Eskiden devletimizin yüz milyonlarca Amerikalı üzerinde çok geniş çaplı teftiş yapabilme ve bulduğu bilgileri suistimal etme gücü yoktu. | TED | لم يكن لدى الحكومة القدرة للقيام بمراقبة واسعة النطاق على مئات الملايين من الأميركيين ثم تسيء استخدام المعلومات. |
Tamamen kazara bilinçli bir hareket değildi, bundan hiç kuşkum yok. | Open Subtitles | و بالمصادفة البحتة بدون حتى دافع من اللاوعى لم يكن لدى أى شكوك |
Hastalarımı tanımak için zamanım yok, fakat Naomi'nin özel biri olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | اننى لم يكن لدى الوقت بالفعل ليتسنى لي معرفة مرضاى جيدا |
Hayır. Kartımı kesmeye hiç niyetim yok. | Open Subtitles | لا لم يكن لدى أى فكرة . عن الأستيلاء عن بطاقتى |
Ama Bay Kavanagh'ın bu belgeleri Halk Sağlığı Merkezinden hızlı çıkarttırmak için yeterli politik baskısı yoktu. | Open Subtitles | ولكن لم يكن لدى السيد كافانا النفوذ السياسي لتسهيل مرور هذه الاستمارات من خلال مكتب السلامة العامة. |
Eğer insanların AIDS'ten sakınmaları için onları teşvik eden yeterince sebep yoksa --hastalık hakkındaki herşeyi bilseler bile-- davranışlarını değiştirmeyebilirler. | TED | فإذا لم يكن لدى الناس حافز لتجنب الإيدز حتى و إن كانوا على علم بكل مايخص هذا المرض فقد يظل سلوكهم كما هو |
- Ayrılmak için bir sebebim yoktu. - Ayrılmak için bir sürü nedenin vardı. | Open Subtitles | ــ لم يكن لدى سبب للرحيل ــ بل كان لديكِ العديد |