| Yakınında benim bildiklerimi öğrenirlerse hiç de mutlu olmayacak insanlar var. | Open Subtitles | هناك أشخاص مقرّبون لك لن يكونوا سعداء إذا عرفوا ما أعرفه |
| Belki de ben, mutlu olmayacak insanlardanımdır. | Open Subtitles | اتعلمين ربما فقط أنا من الأشخاص لايمكن أن يكونوا سعداء |
| Hayatta başarılı olmuş biriyle olduğu için mutlu olmaları gerekmez mi? | Open Subtitles | أليس من المفترض أن يكونوا سعداء لأن ابنتهم قابلت شخصاً ناجحاً |
| O ve Wiley sadist domuzlardır. Birilerine zarar vermedikçe mutlu olamazlar. | Open Subtitles | انهم خنازير ساديون لن يكونوا سعداء مالم يؤذونك |
| Çocuklarımın mutlu olmasını istiyorum ve üzgün olduklarında onalrı en ağır yürek acısıyla seviyorum. | TED | أريد لأطفالي أن يكونوا سعداء و أحبهم بِحُرقْة عندما يكونوا حزينين |
| Kaçmanıza yardım ettikten sonra, benden memnun kalmadılar. | Open Subtitles | لم يكونوا سعداء جداً معي بعدَ أن ساعدتكِ في الهرب |
| Şuan hiçbir yerde mutlu olmayacaklar. | Open Subtitles | لن يكونوا سعداء الآن في أي مكان |
| Diğer herkes neden mutlu olabiliyor? | Open Subtitles | ولماذا يجب على الاخرون جميعا ان يكونوا سعداء ؟ |
| Onların da bizim adımıza mutlu olmalarını umacağız. | Open Subtitles | . نحن نتمنى ان يكونوا سعداء لنا . نعم |
| Tekrar bir araya geldiler, hiç bu kadar mutlu olmamışlardı... | Open Subtitles | لقد عادوا لبعض ولم يكونوا سعداء أكثر من ذي قبل |
| Kasabadakiler gibi buraya nasıl geldiklerini bilmeyen ve muhtemelen asla mutlu olmayacak insanlar gibi değil. | Open Subtitles | الذين لا يعرفون كيف وصلوا إليها ويحتمل أنهم لن يكونوا سعداء أبدًا. |
| Pek çok insan mutlu olmayacak ama hallederim. | Open Subtitles | الكثيرُ من الناس لن يكونوا سعداء .لكنني سأتعامل مع هذا .من الأفضلِ أن تكونَ مُحقّاً |
| Benim çocuklar pek mutlu olmayacak. | Open Subtitles | فتياني لن يكونوا سعداء |
| Üstelik iki puan yükselmişiz, bununla mutlu olmaları gerekiyor. | Open Subtitles | لقد قفزنا نقطتين للأعلى. عليهم أن يكونوا سعداء بهذا الأمر. |
| Annelerini yok eden kadının servetiyle mutlu olmaları imkânsız. | Open Subtitles | لا يستطيعوا أن يكونوا سعداء من المحتمل بـ ثروة المرأة التي أفقدتهم أمهم |
| Biliyorsun, bazen anneler ve babalar bir aradayken mutlu olamazlar. | Open Subtitles | أتعلمين أن أحيانا الأمهات و الآباء لا يمكنهم أن يكونوا سعداء معا فحسب |
| Şu an bu performansla pek de mutlu olamazlar. | Open Subtitles | إنهم لا يمكن أن يكونوا سعداء بأدائهم |
| "Amerika'daki insanlarımın Meksika'da da özgür ve mutlu olmasını istiyorum." | Open Subtitles | انا اريد كل اهلي في امريكا ان يكونوا سعداء واحرار في المكسيك |
| Ama New York'un mafya adamları bundan pek memnun kalmadılar. | Open Subtitles | لم يكونوا سعداء جراء ذلك. |
| Rica ederim. Tahmin edebileceğin gibi, pek mutlu olmayacaklar. | Open Subtitles | كما تتصوّر، هم لن يكونوا سعداء جدا. |