Picasso, Spyder adlı bir satıcıya çalışıyormuş. Spyder 4.000 $ için Joey'nin peşinde. | Open Subtitles | بيكاسو كان يعمل لدى موزع أكبر يدعى العنكبوت وهو يلاحق جوي لظنه أنه أخذ 4000 دولار. |
Kız peşinde, Star adasındaki mekanında partiler veriyor. | Open Subtitles | يلاحق النساء, يقيم حفلات في منزله في جزيرة ستار |
Canımı sıkan, oğlumun şu deli kızın peşinden koşması değil. | Open Subtitles | أنا لست قلقة من أنّ ابني يلاحق تلك الفتاة المجنونة. |
- Füzem takip etmedi! - Motor durdu. Güç kaybediyorum! | Open Subtitles | صاروخي لم يلاحق الهدف ومحرك طائرتي مشقوق وفقدت قوتي |
Senin sayende, yaşamını senin gibi adamların peşine düşerek geçiren biri oldum. | Open Subtitles | بفضلك انت اصبحت شخصا يمضي باقي حياته يلاحق اشخاصا مثلك حتى النهاية |
Büyük olan özellikle iyi kalpli küçük olansa hep ağabeyinin peşindeydi. | Open Subtitles | كان الأكبر مراعيًا جدًّا بينما الأصغر دائمًا ما كان يلاحق أخيه |
Joyner ölmeden hemen önce, birilerinin karısının peşinde olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | ان احداً كانَ يلاحق زوجتهُ من سيلاحق زوجته؟ |
Aşırı güvenilir bir kaynaktan babam ölmeden önce peşinde biri olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | لقد علمت للتو من مصدر موثوق كان هناك شخص يلاحق ابي ويهدده قبل وفاته |
"Kara Cuddy öğleden sonrasını komplo teorilerinin peşinde harcayacak." | Open Subtitles | كادي الغامق سيمضي فترة العصر يلاحق نظريات المؤامرة |
Şimdi de bildiklerini bize anlatmadan önce, bu çocukların birinin peşinde. | Open Subtitles | و الان يلاحق شاب قبل ان يخبرنا بما يعرفه |
Beni rahat bırak ve bu olayı hiç yaşanmamış say çünkü bir insanın kazanamayacağı kesin olan bir davanın peşinde koşması için aptal olması lazım. | Open Subtitles | لا تكن غبياً. أتركني وشأني وتصرف كأن شيئاً لم يحدث. لأن الغبي فقط يلاحق قضايا |
Bir tavşanın peşinden koşarken ayağı takıldı ve tüfeği ateş aldı. | Open Subtitles | كان يلاحق أرنباً، فتعثر واطلقت بندقيته رصاصةً |
Kadınların doktorların peşinden, erkeklerin mankenlerin peşinden gittiği gibi gidiyorlar. | Open Subtitles | النساء يلاحقن الأطباء كما يلاحق الرجال العارضات |
Wickham'ın Miss King'in peşinden Barnet'e kadar gitmesinin tek sebebi sahip olduğu 10,000 pound! | Open Subtitles | لكى يلاحق ويكهام الآنسه كينج الى بارنيت من أجل 10 آلاف |
Adada kızını takip eden bir adama dair raporlar var. | Open Subtitles | يوجد بلاغ عن رجل يلاحق إبنتك على الجزيرة |
Dedim ki, onu bir bayanı takip edip bayan tuvaletine girerken gördüm! | Open Subtitles | لقد قلت أنني رأيته يلاحق إمرأة ويدخل دورة مياه النساء |
Kız kardeşi çocukken... uzaylılar tarafından kaçırılmış ve küçük yeşil adamların peşine düşmüş ve bir rozet ve bir silahla cennete ateş ediyor veya dinleyen herhangi biri zırve bir durumda ve semâ aşağıya düşüyor ve çarptığında bütün zamanların en b..tan fırtınası olacak. | Open Subtitles | الذي يلاحق الرجال العزل في الغالب ومعه شارة و بندقية اصرخ إلى السماوات إلى أي احد قد يستمع احذروا فإن السماء ستسقط |
O bunak götlü adamın, hâlâ genç kızların peşine düştüğünü söyleme bana. | Open Subtitles | ألا يزال ذلك العجوز الخرِف يلاحق الفتيات الشابّات ؟ ظننتك على علم بذلك |
Kesinlikle Kırım altınının peşindeydi. | Open Subtitles | كان من الواضح أنه يلاحق ذهب كريميا |
Daha önce topları benim kadar hevesli kovalayan birini görmediklerini söylediler. | Open Subtitles | قالوا إنهم لم يسبق وأن رأوا أحداً يلاحق الكرات بذلك النشاط |
Bay Castle, şu anda yardımınıza ihtiyacımız var çünkü Joan'ın peşindeki herif onun dairesinde... şu anda. | Open Subtitles | سيد كاسل نحتاج لمساعدتك لان ذلك الرجل يلاحق جول ثانية وهو في شقتها الان |
Bu adam kurbanlarını izliyor, ve kamera önünde öldürüyor. | Open Subtitles | انتظر هذا الرجل يلاحق الضحايا ويقتلهم أمام الكاميرات |
Sadece bir kariyer fırsatı diye bu işi kovalıyor. kovalıyor mu? | Open Subtitles | إنه يلاحق هذا الأمر فقط لأنه يظن أنها فرصة مهنية |
Kaçmak isteyen bir kızı kovalıyordu, dostum. | Open Subtitles | لقد كان يلاحق فتاةً ارادت فقط الإبتعاد، صاح |
Yani, Stevie, bizden daha uzun süredir Ozerov'un peşindeymiş. | Open Subtitles | اعني, ستيفي يلاحق اوزروف من قبلنا |