Buna mani olmak için yapabileceğin bir şeyin olmadığına emin misin? | Open Subtitles | أنت متأكد لم يكن هناك شيء يمكنك القيام به لمنع ذلك؟ |
Eva, bir Kızılderili'ye yapabileceğin en kötü şeyin kafasını kesmek olduğu söyler. | Open Subtitles | إيفا تقول ان أسوأ شيء يمكنك القيام به لهندي أن تقطع رأسه. |
Bu belki de kız arkadaşına yapabileceğin en güzel şey. | Open Subtitles | و ربما هذا اجمل شئ يمكنك القيام به مع صديقتك |
Böylece insanlar şuna inanır: iyisini yaparak daha iyisini yapabilirsin. | TED | وهكذا فإن الناس لا يعتقدون أنه يمكنك القيام به بشكل جيد عن طريق فعل الخير. |
Gitmek için ya roket yakıtı kullanacaksınız yada inanılmaz bir şeyler yapabilirsiniz. | TED | يمكنك حرق وقود الصواريخ للوصول الى هناك ، أو يمكنك القيام به شيء لا يصدق حقا. |
Bahçeyle ilgilenmek yapabileceğiniz en tedavi edici ve meydan okuyucu davranış. | TED | زراعة الحدائق هو الفعل الأكثر علاجية وتحديًا الذي يمكنك القيام به. |
Bence yapabildiğin en iyi şey bu. | Open Subtitles | حسنا، أجرؤ على القول هو أفضل شيء يمكنك القيام به. |
Bu tip bir kızla yapabileceğin yalnızca bir şey vardır. | Open Subtitles | هناك شيء واحد فقط يمكنك القيام به مع فتاة من هذا القبيل. |
David için yapabileceğin en iyi şey bu. | Open Subtitles | هذا هو أفضل شيء يمكنك القيام به لديفيد الآن. |
Deli misin sen? Orada yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما يمكنك القيام به بالخارج هناك |
yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء من ذلك بكثير يمكنك القيام به حيال ذلك. |
Söz vermiştin, benim için yapabileceğin bir şey olduğunda... | Open Subtitles | وكنت وعدتنى إذا كان هناك أى شئ يمكنك القيام به |
Hayır, yapabileceğin başka bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | لا، هناك فلدي يكون شيئا آخر التي يمكنك القيام به. |
İçeride yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لقد أديت واجبك لايوجد شيء يمكنك القيام به أكثر |
Orlin senden bunu istemeye hakkım yok, farkındayım, ama bizim için yapabileceğin bir şey daha var. | Open Subtitles | أدرك أنه لا يحق لي ..أن أطلب هذا منك لكن هناك هملاً آخر يمكنك القيام به لأجلنا |
Sana söyleyeyim günde 23 saat bir hücrede tıkılıysan gerçekten de zaman geçirmek için yapabileceğin tek bir şey vardır ve bileğime ihtiyacım var. | Open Subtitles | هناك في الحقيقة شيء وحيد يمكنك القيام به لتمرير الوقت و أنا أحتاج إلى معصمي حسناً , أنا متأكد أن د. |
Kimse nasıl anılacağını bilemez yapabileceğin tek şey, en iyisini ummak. | Open Subtitles | حسنا، لا أحد يعلم كيف سيتم تذكره كل ما يمكنك القيام به هو أن تأمل للأفضل |
Ondan sonra, canın ne cehennem istiyorsa yapabilirsin. | Open Subtitles | بعد ذلك ، يمكنك القيام به مهما كان الجحيم الذي تريده. |
Peki, stresi avantajınıza dönüştürmek ve en çok önem verdiğinizde sakin ve kendinizde olmak için neler yapabilirsiniz? | TED | إذن ما الذي يمكنك القيام به لتحويل التوتر لصالحك والهدوء والتماسك عندما يتطلب الأمر ذلك؟ |
RF: Bahçeyle ilgilenmek yapabileceğiniz en tedavi edici ve meydan okuyucu davranış. | TED | رون: زراعة الحدائق هو الفعل الأكثر علاجية وتحديًا الذي يمكنك القيام به. |
Tek yapabildiğin, işinde yükseldikçe gelen selamı almak. | Open Subtitles | كل ما يمكنك القيام به هو القاء التحية و مسيرة ماضيك التى لا تنتهى |
Lu Chan, hayatta elinden gelenin en iyisini yapman yeterli. | Open Subtitles | لو تشان, إذا يمكنك القيام به بشكل جيد في فقط هذا شيء واحد في حياتك كلها, وسوف يكون كافيا |
Yeteneklerin bana neler yapabileceğini gösterir. Söz konusu sensen, endişeye ne gerek var. | Open Subtitles | المهارة تقول لي ما يمكنك القيام به ما يهمني هل انت مستعد ؟ |
Yapabildiğinin en iyisi bu mu Schmidt? | Open Subtitles | هذا أفضل ما يمكنك القيام به ، شميث ؟ |
Etkilendim. Ama yine de senin Yapamayacağın bir şey yapabilirim bence. | Open Subtitles | أنا مندهش , لكن مازلت أعتقد بأنني أستطيع القيام بشيء لا يمكنك القيام به |