Tabii bu tek kişilik bir takım birkaç kişi işimize yarayabilir. | Open Subtitles | مجدد إنه فريق من شخص واحد لذا يمكننا الإستفادة من أعضاء أُخَـــرْ |
Ayrıca dürüst olmak gerekirse silahlarınız da işimize yarayabilir. | Open Subtitles | و لأكون صريحاً معكم , يمكننا الإستفادة من أسلحتكم و حمايتكم |
- Bir başarı hikâyemiz var. - Öyle bir şey işimize yarayabilir. | Open Subtitles | لدينا قصة رائعه - يمكننا الإستفادة منها - |
Babalarımızı oradan çıkarmak için yardımınızı kullanabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا الإستفادة حقـًا من مساعدتك في تخليص والدينا منـه |
- Evet. Reklam için kullanabiliriz. | Open Subtitles | أجل,يمكننا الإستفادة من الضجة الإعلامية. |
İkinci unsur, birçok şeyden yararlanabileceğimiz bir hayat, iyi bir hayat istememizdi. | TED | الشئ الثاني هو أننا أردنا أن نحصل على حياة، حياة أفضل حيث يمكننا الإستفادة من العديد من الأشياء. |
Fazladan para işimize yarayabilir. | Open Subtitles | يمكننا الإستفادة من المال الإضافي |
Yardımın çok işimize yarayabilir. | Open Subtitles | يمكننا الإستفادة من مساعدتك |
Bunu kullanabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا الإستفادة من هذا الإستفادة من هذا"؟" |
- Haydi ama. Zaman ölçer kullanabiliriz. | Open Subtitles | بربّك، يمكننا الإستفادة من ضابط وقت. |
Bugünlük seni kullanabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا الإستفادة من المساعدة اليوم |
PBS'in bunu yayınlaması için iyi bir zaman. Olumlu basını kullanabiliriz. | Open Subtitles | الوقت مناسب لجعل قناة( بي بي اس) تذيعه يمكننا الإستفادة من بعض الدعاية الإيجابية |
yararlanabileceğimiz bir gerçek ki, hepiniz doğruluğunu kabul edeceksinizdir, zaman ileri gider, geri değil. Doğru mu? Neden, sonuçtan önce gelmeli. | TED | حسنُ، توجد حقيقة يمكننا الإستفادة منها ، و هي حقيقة أظنكم ستوافقون على صحتها، أن الوقت يذهب إلى الأمام، و ليس إلى الخلف. أليس كذلك؟ السبب يجب أن يأتي قبل الأثر. |