Size yardımcı olabilir bir şey düşünemiyorum Eğer, bizi arayın lütfen. | Open Subtitles | إذا تذكرت أي شيء يمكنه أن يساعد ، فرجاء إتصلي بنا |
- O artık bize yardımcı olamaz. - O olabilir sadece bir tanesidir. | Open Subtitles | . لا يمكنه أن يساعدنا بعد الآن . إنه الوحيد الذي يمكنه ذلك |
Polise gidemeyecek durumda olursa, ne demek? Neden gidemesin ki? | Open Subtitles | ماذا تعني أنه لا يمكنه أن يذهب إلى الشرطة ؟ |
Doğrusu çok kolaydı, beş yaşında bir çocuk bile tahmin edebilirdi. | Open Subtitles | الأمر كان سهل تماماً. طفل في الخامسه كان يمكنه أن يحزر. |
Bize bir şey anlatmaya çalışıyor. Belki bizi Philip'e götürebilir! | Open Subtitles | إنه يحاول إخبارنا بشيء ربما يمكنه أن يقودنا إلى فيليب |
Tanrı'nın bir hizmetkarı çeşme suyunu kutsayıp bir silah yapabilir. | Open Subtitles | خادم الرب يمكنه أن يبارك ماء الحنفيه و يجعله سلاحا |
Ama üretken olmayı bıraktığın anda, sana hiçbir avukat yardım edemez. | Open Subtitles | لكن اللحظة التي تتوقف بها ليس هناك محامي يمكنه أن يساعدك |
Sizi duyabilir fakat sadece işaret dili ile cevap verebilir. | Open Subtitles | يمكنه أن يسمعكِ، ولكنّه لا يستطيع الإجابة سوى بلغة الإشارة |
O bir beyin cerrahı. Nasıl bu kadar beyinsiz olabilir? | Open Subtitles | إنه جراح دماغي كيف يمكنه أن يكون غبي جداً ؟ |
O zaman eğer isterse, onun da bir zafer ilanı olabilir. | Open Subtitles | . إذن يمكنه أن يحصل على أحتفال النصر إذا يريد ذلك |
Kim kalıp bir şampiyon olarak bu çocuğa yardımcı olabilir. | Open Subtitles | شخص يمكنه أن يساعد على تشكيل هذا الصبي الى بطل. |
Ama o iyi eğitimli bir uşak! Kâhya bile olabilir. | Open Subtitles | لكنه من ذوي الخبرة يمكنه أن يصبح كبير الخدم حتى. |
Ve şimdi herhangi bir yerde olabilir, ve de bunu ona ben yaptım. | Open Subtitles | و الآن يمكنه أن يكون بأي مكان و أنا التي فعلتُ هذا به |
* Kim bitli kafalı ters bir cesedi seçer ki? | Open Subtitles | من يمكنه أن يختار جثة مشقلبة مع قمل في شعره |
Eğer aşı çok sıcak olursa bozulur, ama ilginçtir ki çok soğuk olursa da bozulur. | TED | اذا كان اللقاح دافيء لحد ما، فأنه سينهار، ولكن بشكل مثير، يمكنه أن بكون بارد جداً وأن اللقاح سينهار. |
Başkaları da aynı yerde diye umumi tuvalete bile işeyemiyor. | Open Subtitles | لا يمكنه أن يبول في حمام عمومي لأن هنالك جمهورا |
O bile bu adayi dunyanin geri kalanindan daha fazla goremiyor. | Open Subtitles | لا يمكنه أن يرى هذه الجزيرة بشكل فضل من بقية العالم |
- Hortum ne yapabilir görmedin! - Az önce gördüm! - Hiç görmedin! | Open Subtitles | لم تر أبدا ما يمكنه أن يفعل لقد رأيت لتوى لم تراه أبدا |
Ve sonra kalbimizi de açabiliriz, fırsatlar için, başkalarına yardım etmek için, diğerlerini mutlu etmek için, çünkü hepimizin mutlu olduğu zamandan başka hiçbir şey bizi daha fazla mutlu edemez. | TED | ومن ثم يمكن أن نفتح قلوبنا، قلوبنا لهذه الفرص، لهذه الفرص التي تمكننا من مساعدة الآخرين، لنجعل الآخرين سعداء، لأنه لاشيء يمكنه أن يجعلنا أكثر سعادة من أن نكون جميعا سعداء. |
Bu nedenle karakteri birinci sıraya koymak zorundayım bu karakter barajını geçemeyen bir adam iyi bir başkan olamaz. İkincisi, ben şu tür bir muhafazakarım -- | TED | ولذلك يجب أن أعتقد أن الشخصية تأتي في المقام الأول، والإنسان الذي لا يتخطى حد الشخصية لا يمكنه أن يكون رئيسا جيدا. |
Yalnızca Elf Konseyi ona tekrar Mabet'e girme izni verebilir. | Open Subtitles | وحده مجلس الجان يمكنه أن يُبيح لها العودة إلى الحَرَم. |
Yeğenin, sana sürekli zarar vermek isteyen birinin kızı ile evlenmemeli! | Open Subtitles | لا يمكنه أن يتزوج ابنة أعدائك. لطالما قام بمعارضتك من قبل. |
O benim babam. Payımı alabilir. Benimkini de. | Open Subtitles | ـ إنه والدي، يمكنه أن يأخذ حصتي ـ وحصتي أيضاً |
Ayrıca hava akımındaki küçük bir değişikliğin bile bir bulut oluşmasına neden olabileceğini gösteriyor. | TED | وتظهر للتو أنه حتى التغيير البسيط في تدفق الهواء يمكنه أن يتسبب في تشكيل الغيوم. |
Ama fazlası, iklim dengesini bozup yaşam biçimimizi yerle bir edebilir. | Open Subtitles | لكن الكثير منه يمكنه أن يُزعزع المناخ و يُدمر أسلوب حياتنا. |