Bu da bir umut veriyor çünkü eğer doğru yaparsak herkes için kazançlı olacak. | TED | بحيث يمنحك هذا الأمل، لأنه لو قمنا به بالطريقة الصحيحة، سيعود بالنفع على الجميع. |
Sanırım bu sana bir heyecan veriyor. Küçük kirli bir heyecan. Sanırım beni kendi özel kirli kartpostalın olarak görüyorsun. | Open Subtitles | أفترض بأن هذا يمنحك الاثارة , اثارة قذرة و صغيرة أفترض أيضاً بأنك تراني ملكا لك |
Ama kim size bisküvi yiyişinizi izlemek için 1 milyon dolar verir? | Open Subtitles | لكن لماذا قد يمنحك أحدهم مليون دولار ليشاهدك تجلس وتتناول المقرمشات ؟ |
Kilisenin verdiği yetkiyle, Tanrı'dan seni huzura ulaştırmasını diliyor... ve Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına günahlarını bağışlıyorum. | Open Subtitles | من خلال كهنوت الكنيسة، قد يمنحك الله المغفرة والسكينة، أنا أبرئك من ذنوبك باسم الأب والابن والروح القدس آمين |
Sana verdiğim gibi o da krediyi ödemen için bir hafta verecek. | Open Subtitles | لن يمنحك الأجل الذي أعطيتك إيّاه لترّد القرض .. |
O sana bizim asla hayal edemeyeceğimiz bir hayatı verebilir. | Open Subtitles | أظنني... يمكنه أن يمنحك الحياة التي لم نحلم بها أبداً. |
O bir nevi doğru sevgiyi muhtemelen size veremedi, fakat bizim için, o bir nevi doğru sevgiyi insanlara verdi, bu önemlidir. | TED | أعتقد أنه لم يمنحك الشكل الصحيح من الحب و لكنه أعطانا نحن النوع الصحيح من الحب و التعاطف و هذا شيء مهم. |
Şimdi, sorun şu, ...ulusumuza onurlu bir şekilde hizmet etmiş olman, ...sana, benimle bu şekilde konuşma hakkı vermez. | Open Subtitles | لمجرّد أنّك خدمت أمتنا بشرف لا يمنحك الحق للتحدّث معي هكذا |
Korkunun adama kanat verdiğini herkes bilir, Romalı! | Open Subtitles | الجميع يعلم أن الخوف يمنحك جوانحاً, أيها الروماني |
Ünvanın sana ülkemizin tahtında hak iddia etme şansı veriyor, ama insanlar, ünvanların peşinden gitmezler, cesaretin peşinden giderler. | Open Subtitles | لقبك يمنحك زعامة أسكتلندا العرش لكن الناس لا تتبع الألقاب. إنهم يتبعون الشجاعة. |
Hastane, sınava tekrar girebilmen için sana dört ay süre veriyor. | Open Subtitles | المستشفى يمنحك أربعة شهور لإعادة الإمتحان |
Bu gökkuşağının sonu gibi bilirsin, küçük altın küpü. Orada olmadığını bilirsin ama buna inanmak güzel çünkü sana yolculuk yapacak bir yön veriyor. | Open Subtitles | انها كنهاية قوس قزح انت تعلم انه غير موجود لكنه يمنحك اتجاهاً للسير |
Madde sana gücü veriyor ama bunu kontrol etmelisin. Nasıl? | Open Subtitles | الغبار المعدنيّ يمنحك قِوَى خارقة, ولكن عليك أن تُحسِنَ السيطرة عليها. |
Elindeki mürekkep buralarda sana ayrıcalıklar veriyor olabilir. | Open Subtitles | أن الحبر على يدك قد يمنحك بعض الامتيازات في جميع ألانحاء هُنا |
İyi bir insansan ve inançlıysan Tanrı sana sağlık, zenginlik ve sonsuz mutluluk verir. | TED | إذا كنت صالحاً ومؤمناً، سوف يمنحك الله صحة وثروة وسعادة غير محدودة. |
Çizgi roman, çağrı-cevap şeması üzerinde kurulur: Sanatçı size, pano içinde göreceğiniz ve panolar dışında hayal edeceğiniz öğeleri verir. | TED | الرسوم الهزلية نوع من النداء والإستجابة الذي يمنحك إياه الفنان شيء لتراه في اللوحات, ويمنحك شيء لتتخيله بين اللوحات. |
Frankel sana C verdiği için not ortalamanı 4 olarak tutman zor. | Open Subtitles | سيكون صعباً الحفاظ على علامة كاملة عندما يمنحك فرانكيل علامة مقبول |
Kilisenin verdiği yetkiyle, Tanrı'dan seni huzura ulaştırmasını diliyor... ve Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına günahlarını bağışlıyorum. | Open Subtitles | من خلال كهنوت الكنيسة، قد يمنحك الله المغفرة والسكينة، وأنا أعفوك من ذنوبك باسم الأب الابن وروح القدس، |
Böyle zamanlarda hep gergin olurdum ama bu normal ve sana enerji verecek. | Open Subtitles | دوما اشعر بالتوتر في اوقات كهذه لكنه أكر طبيعي وسوف يمنحك الطاقة |
Bu size Kont de la Fere yetkisiyle davranma gücünü verecek. | Open Subtitles | هذا يمنحك القدرة على التصرف مع نفوذ الكونت دي لا فير". |
Biliyor musun, bence bir içki sana bir bakış açısı verebilir. | Open Subtitles | شراب واحد يمكنه أن يمنحك منظوراً أفضل للأمور |
O senin kağıdına baktı ve numara ile Katırı verdi. | Open Subtitles | والذي يتطلع في الورقة ثم يمنحك البغل المرقم في الورقة |
Doğruyu yaptığında kimse sana madalya vermez, ama yanlış yapınca hemen rütbe indirirler. | Open Subtitles | لن يمنحك احد ميدالية لقيامك بشيء صحيح بل يسحبون رتبك اذا فعلت شيء خاطئ |
Bize o uyuşturucuları onlara kimin verdiğini söylediğin sırada, değil mi? | Open Subtitles | عندما كنت اقول نحن الذين يمنحك منهم المخدرات. ليس من الصعب ، أليس كذلك؟ |
Şu an, kendine bakmalısın, sadece tek bir yol sana doğru zenginliği verecektir. | Open Subtitles | و فى هذه اللحظة عليك البحث فى نفسك لان طريق واحد سوف يمنحك الثراء الحقيقى |