ويكيبيديا

    "ينبغي عليه أن" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • gereken
        
    • gerektiğini
        
    • gerekiyordu
        
    Şimdi kesinlikle karar vermesi gereken şey, aralarındaki ilişkinin ne olduğuydu. Open Subtitles ما كان ينبغي عليه أن يُقرره بجزم الآن، هو العلاقة بينهم.
    Söylememesi gereken şeyleri söylüyor. Open Subtitles ويقول كل الأشياء التي لا ينبغي عليه أن يقولها
    Bir imparatorun hükmedebilmesi ve her şeyin düzgün işlemesini sağlamak için katlanması gereken o devasa ideolojik yükün altından kalkabilmeliydi. Open Subtitles كان ينبغي عليه أن يفي بهذا العبئ العقائدي الهائل الذي كان على الامبراطور تحمله لكي يمارس عمله لكي يحرص على أن كل شئ يعمل على أكمل وجه
    Sonunda bize kulağını tıkamayı bırakıp umutlanmayı, gülümsemeyi, sessizleşmeyi öğrenip üstündeki tembelliği atması için her şeyden kurtulması gerektiğini söyledim. Open Subtitles و أنه يجب عليه أن يتوقف عن التعالي وصم آذانه، وأن يتمنى، يبتسم، ويترك كل شئ و ينبغي عليه أن يغلب كسله
    Ve sonra da onun güvende olması için bütün organizasyonunu, bildiği herkesi ispiyonlaması gerektiğini mi söylüyorsunuz? Open Subtitles ثم تخبره بأنه ينبغي عليه أن يشي بمُنظمته وكل مَن يعرف, كي يظل في أمان؟
    Lanet yağ tuzağını bilmesi gerekiyordu, dünyadaki en sikik biri bile bilir bunu. Open Subtitles أنه كان ينبغي عليه أن يكون مصيدة للدهون يعرف أنه في مشكلة عالمية
    Tutuklamanız gereken kişi ben değilim. Open Subtitles الشخص الذي ينبغي عليه أن يعتقل ليس أنا (بل (جين سا وو
    İntihar etmesi gereken o. Open Subtitles هو مَن ينبغي عليه أن ينتحر
    - Korkması gereken o. Open Subtitles هو الذي ينبغي عليه أن يخاف
    - Korkması gereken o. Open Subtitles هو الذي ينبغي عليه أن يخاف
    O kediyi yakmaması gerektiğini söylemiştim. Open Subtitles قلت بأنه لم ينبغي عليه أن يحرق تلك القطة!
    O ne yapılması gerektiğini bilirdi. Open Subtitles هو كان يعلم ما ينبغي عليه أن يفعل
    Afedersin ama, biraz önce duyduklarımdan sonra ne yapıp yapmamam gerektiğini söylemeye hakkın yok. Open Subtitles -عفوا ، ولكن أعتقد أنه بعد ما اخبرتني به الآن ليس أيا منا في موقف يعطيه الحق بأن يملي على الآخر ما عليه وما لا ينبغي عليه أن يفعله
    Afedersin ama, biraz önce duyduklarımdan sonra ne yapıp yapmamam gerektiğini söylemeye hakkın yok. Open Subtitles -عفوا ، ولكن أعتقد أنه بعد ما اخبرتني به الآن ليس أيا منا في موقف يعطيه الحق بأن يملي على الآخر ما عليه وما لا ينبغي عليه أن يفعله
    Atlılar'a Dylan yerine senin liderlik etmen gerektiğini fark ediyorsun. Open Subtitles "تشعر وكأنّك أنت من ينبغي عليه أن يترأس الفرسان، وليس (ديلان)."
    Bu görev için en doğru adam olduğunu kanıtlaması gerekiyordu. Open Subtitles كان ينبغي عليه أن يثبت جدارته كالرجل المناسب لهذا المنصب
    diye sordu. Jeoloji ekibini kovması gerekiyordu, ama kovmadı. TED كان ينبغي عليه أن يشعل النار في إدارة الجيولوجيا خاصته لكنه لم يفعل.
    Fırtınaya doğru gitmemesi gerekiyordu. Open Subtitles ما كان ينبغي عليه أن يحاول الذهاب في العاصفة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد