ويكيبيديا

    "يندر" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • nadiren
        
    • nadir
        
    • lükstür
        
    Ancak nadiren bahsedilen, bu dev yığına dahil edilenlerin arasında Cinsel Araştırma Enstitüsü'nün eserlerinin olmasıdır. TED ولكن ما يندر ذكره هو أن ما تم احتواؤه في هذه الكومة الضخمة هي أعمال من معهد البحوث الجنسية.
    Öğrendiğimize göre, SUDEP jeneralize tonik-klonik nöbetten sonra nadiren gerçekleşiyor olsa da gerçekleşmesinin en muhtemel olduğu zaman -- bu tür bir nöbetin sonrasıdır. TED وأحدها هو أن الموت المفاجئ في الصرع، بينما يندر حدوثه بعد النوبة التوترية الرمعية، يرتفع احتمال حدوثه بعد هذا النوع.
    Bu kalabalığı beslemek için bir mekanda nadiren yeterli av olur. Open Subtitles يندر أن تتوفر الفرائس في مكان واحد بما يكفي هذهالأعداد.
    Bu günlerde daha iyi olmaya başlamıştı bu nadir bir olay. Open Subtitles لكنه جيد في كونه جيد وفي هذه الأيام يندر وجود أمثاله
    Böylece yönetimde nadir olanı yapmaya karar verdim. TED لذلك قررت القيام بأمر يندر حدوثه في الحكومة.
    Birisine son kez hoşça kal dediğini bilmen çok nadir olur. Open Subtitles يندر أن تودّع شخصاً وأنت تعرف بأنها آخر مرة.
    Uykumuzda ölmek bizim türümüze nadiren bahşedilen bir lükstür. Open Subtitles الموت أثناء النوم هو نعمة يندر أن يحصل عليها أمثالنا
    Avcı ve av, rollerini nadiren bu kadar beceriksizce oynar. Open Subtitles يندر أن يؤدي الصياد والفريسة أدوارهم بمهارةٍ متواضعة
    Avcı ve av, rollerini nadiren bu kadar beceriksizce oynar. Open Subtitles يندر أن يؤدي الصياد والفريسة أدوارهم بمهارةٍ متواضعة
    Kalbe zarar verici bir zehir, ilaçlarda çok nadiren kullanılıyor. Open Subtitles مادة سامة تُسبب السكتة القلبية يندر استخدامها كعلاج.
    Bizim yolumuzu izleyip de başarısız olan birini nadiren gördük. Open Subtitles يندر أنْ نشاهد شخص يفشل من بين الذين اقتفوا طريقنا بدقّة.
    Böyle takım avları nadiren görülse de bilim insanları bunların doğada belgelenmiş en karmaşık saldırı olabileceğine inanıyor. Open Subtitles مع أنه يندر رؤية فريقٍ يصطاد على الشاكلة نفسها، يُؤمن العلماء أنهم قد يكونوا الفريق الموثق الأكثر تعقيداً في العالم الطبيعي
    Günümüz kaşifleri, sıcaklığın nadiren eksi 30 derecenin üstüne çıktığı yaz mevsiminde bile hâlâ soğuk ısırmasına karşı korunmak zorundalar. Open Subtitles لا يزال يتعين على مستكشفي اليوم الإحتياط من لسعة صقيع في ذروة الصيف عندما يندر أن تنسلّ درجة الحرارة فوق 30 مئوية تحت الصفر
    Dinle, gücün bende olduğu nadir durumlardan birisi bu. Open Subtitles أنا أملك السيطرة الآن في موقف يندر حدوثه
    çok nadir olur belki ömründe bir kez yakalyabilirsen yakalarsın. Open Subtitles أمر يندر حدوثه. ربّـما مرّة بالعمر. يجدر الإحتفاظ به قدر الإمكان.
    Kimse nedenini bilmiyor. Ama kuşlar arasında aşırı derecede nadir. Open Subtitles السبب مجهول للجميع، لكنه أمراً يندر جداً حدوثه بين عالم الطيور
    Gezegenin en kurak kıtasında, yoğun kar yağışı nadir görülen bir şeydir. Open Subtitles في القارة الأجف على كوكب الأرض، يندر أن تتساقط ثلوجٌ كثيفة
    Ama her ne kadar kürtaj sıklıkla tartışılsa da, hâlâ biz kadınlar olarak ya da biz insanlar olarak bile başkalarıyla kürtaj hakkında konuşmak nadir görünen bir şey. TED وبرغم كون الإجهاض من مواضيع النقاش الساخنة، إلاأنه يندر الحديث عنه، سواء مع امرأة، أو حتى مع أي شخص. لا مجال للحديث مع شخص آخر حول الإجهاض الذي قمنا به.
    Yemek yemeden, yavaşça yol alarak, yukarıdan gelecek olan bunun gibi nadir bulunan bir maden bekleyerek aylarca dayanabilirler. Open Subtitles قد يبقى بدون طعام لأشهر، يجوب قاع البحر منتظراً أن يجد طعاماً ما قد يندر توفره هناك كهذه الوليمة التي هبطت عليه من الأعلى.
    Uykudayken ölmek bizim gibilerin pek bulamadıkları bir lükstür. Open Subtitles الموت أثناء النوم هو نعمة يندر أن يحصل عليها أمثالنا

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد