- Çocuğu tehdit etmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | يفترض به أن يظهر ليدمر أي شخص يهدده. هل تود تهديد الطفل؟ |
Bay Waverly, oğlunu kaçırmakla tehdit ettikleri bu mektupları almış. | Open Subtitles | السيد "وايفرلي" تلقى خطاب يهدده بإختطاف ابنه |
Onu her kim tehdit ettiyse, takip etmiş olmalı. | Open Subtitles | أياً كان من يهدده فقد كان يتتبعه. |
Lobos'un kendisini hizada tutabilmesi için tehdit edeceği bir şeyleri var. | Open Subtitles | شيء لوبوس يهدده به ليبقيه في العمل |
İşte bu, yıllık tavşan kutlamasını karşılamak, muhtemelen tavşanların öldürülmesi konusunda halkı rahatlatmak ve Avustralya'ya özgü olan, hatta Ada tavşanı tehdidi altında olan, bir hayvanı desteklemek için yapıldı. | TED | حيث تم عمل ذلك لمواجهة الإحتفال السنوي للأرانب لجعل الجمهور بشكلٍ طبيعي أكثر تقبّلاً بقتل الأرانب الأوربية ولتشجيع الحيوانات المحلية في أستراليا، وعلى وجه التحديد الحيوان الذي يهدده الأرنب الأوروبي. |
Sadece konuşuyorlar, Onu tehdit etmiyor. | Open Subtitles | انهم يتحدثان فحسب انه لا يهدده |
Onunla konuşur tehdit eder, bilmiyorum işte ne gerekiyorsa. | Open Subtitles | لا أعلم، يهدده إذا تطلب الأمر ذلك. |
Ama bu narin durgunluk, Lord Naritsugu'nun büyüyen gücüyle tehdit altına giriyordu. | Open Subtitles | ولكن هذا الهدوء الهش يهدده القوة المتزايدة للسيّد (ناريتسوجو)ْ |
Her ne biliyorsan onu tehdit ediyor olmalı, Sam. | Open Subtitles | أيّا كان الذي تعلمينه, أكيد أنه يهدده,(سام). |
Eddie seni tehdit etmediği sürece bir şey yapamayız demişler. | Open Subtitles | لو أن (أيدي) لا يهدده فلا يمكنهم فعل شيء |
- Bu mektubu Dr. Fuller yollamış ona, makalesini yayınlamakla ve klonları ifşa etmekle tehdit etmiş. Demek Avery onu bu yüzden öldürdü. | Open Subtitles | هذا خطاب، الطبيب (فولر) أرسله له يهدده بنشر أبحاثه ويكشف عن المستنسخين، لهذا قتله (إيفري). |
Sayın Yargıç, Avukat tanığı sorgulamıyor aksine tehdit ediyor. | Open Subtitles | هذا ليس استجواب! الدفاع يهدده! |
Hiçbir adam tarafından tehdit edilmeyecek biri. | Open Subtitles | رجل لا يهدده أحد |
Walt nasıl olsa kendi istediğini işe alacak, muhtemelen kendisine tehdit olarak görmediği birini. | Open Subtitles | (والت) سيقوم بتوظيف من يشاء على أي حال على الأرجح شخص لا يهدده |
Neyle tehdit ediyormuş? | Open Subtitles | يهدده بماذا؟ |
Küresel ısınma tehdidi altında olan dünyada biz, karbon nötr bir ülkeyiz. | TED | في عالم يهدده التغيير المناخي، نحن بلد محايد للكربون. |
Bugün çok az bir bölümü hâlâ yetişiyor, bunlar da tarımın makineleşmesi, hastalık ve iklim değişikliği tehdidi altında. | TED | تبقى اليوم أصنافاً قليلةً منها فقط، وما تبقى من هذه الأصناف يهدده التصنيع الزراعي، والأمراض وتغير المناخ. |