Küçük gruplara pusu kurup kaçıyor, ama bize saldırmaya cesaret edemez. | Open Subtitles | اوو , انه يهرب من الكمائن الصغيرة لكنه لن يجرؤ على مهاجمتنا |
Yurt dışındaki masum insanlarla tanıştıktan sonra onlara şu serbest bilmem ne hikâyesini anlattıktan sonra onları dolandırıp kaçıyor olabilir. | Open Subtitles | و يزف لهم الأمر بكونه مستقل و مهما كان ذلك و بعدها يهرب بعدما أخذ كل ما يملكون |
Ne olursa olsun bu adamın Federasyon uzay sınırlarının dışına kaçmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | ولن ندع هذا الرجل يهرب من المجال الفضائي الفيدرالي لنا تحت أي ظرف |
-Pokowski trendeydi ve... kaçmasına izin verdi. | Open Subtitles | بوكوفسكي كان على القطار وأنت تركته يهرب.. |
Hiç kimse buradan kaçamaz! Issız Toprakların hakimi Humungus"tur! | Open Subtitles | لا شيء يمكن أن يهرب الهومونجس يحكم الأرض القاحلة |
Erkeklerden, kaçması gerektiğini bilirmişçesine kaçıyor. Ama ne kadınları affediyor ne de çocukları. | Open Subtitles | فهو يهرب من البشر وكأنه يعرف أن عليه أن يهابهم ، لكنه لا يوفر النساء والأطفال |
Teri yüzüne değmemek için geri kaçıyor... | Open Subtitles | العرق يهرب إلى وراء ظهره لكى يبتعد عن وجهه |
Teri yüzüne değmemek için geri kaçıyor... | Open Subtitles | العرق يهرب إلى وراء ظهره لكى يبتعد عن وجهه |
Erkeklerden, kaçması gerektiğini bilirmişçesine kaçıyor. Ama ne kadınları affediyor ne de çocukları. | Open Subtitles | فهو يهرب من البشر وكأنه يعرف أن عليه أن يهابهم ، لكنه لا يوفر النساء والأطفال |
Katil kızı atının arkasına atarak kaçıyor. Polis de motosikletle peşlerinden gidiyor. | Open Subtitles | يهرب مع الفتاة على صهوة حصان والشرطة تلاحقهم على الدراجات النارية |
Takas yaparlarsa yaşadığını, bakanlığın... onu gizlediğini, üstelik kaçmasına da izin verdiğini itiraf etmiş olacaklar. | Open Subtitles | اذا وافقوا على القيام بمقايضه فأنهم يعترفون بأنه حي وزاره الدفاع ابقت امره سراً و الجديد انهم تركوه يهرب |
Bulun vatan hainlerini. Hiçbirinin kaçmasına izin vermeyin. | Open Subtitles | إبحثوا عن هؤلاء الخونة لا تدعون أحد يهرب |
O kadar minnettar kaldın ki 65 milyonluk bir çantayla kaçmasına izin verdin. | Open Subtitles | وأنت سعيدة ولهذا تركته يهرب بــ65 مليون دولار |
Kimse kaçamaz Winston. Burada mazlumlar yoktur. | Open Subtitles | لا أحد يهرب يا وينستون لا وجود للشهداء هنا |
kaçan herhangi bir asker, vatan hainliğinden suçludur... ve bir köpek gibi vurulacaktır. | Open Subtitles | أي جندي يهرب من الجندية يُتهم بالخيانة العظمى و ينبغي اصطياده كأي كلب |
- Bir şey yok. Boş. - Belki kaçarken biri görmüştür. | Open Subtitles | لا شئ هناك, انه فارغ ربما هناك من رآه وهو يهرب |
Eğer kaçmaya özgürlerse bir felaketten önce ilk hayvanlar kaçar. | Open Subtitles | الحيوانات اول من يهرب عند الكوارث ان سمح لهم بالهروب |
Bu kişi de kaçıp gitmeyi istiyor olabilir, ancak güneş misali, sadece yukarı çıkabilmektedir. | TED | هذا الشخص قد يهرب أيضًا، ولكن تحصن بمثال الشمس، إنه قد يشرق فقط. |
Demek bu yüzden, bir ayda iki kez evden kaçtı. | Open Subtitles | أعتقد أنه يهرب مرتين فى شهر واحد لهذا السبب |
kaçmaya, ortadan yok olmaya çalışıyorsa kızını da yanına alırdı. | Open Subtitles | لو كان هذا الرجل يريد ان يهرب لاخذ ابنته معه |
Bak, düzgün bir adam ilk kan gördüğünde kendi arkadaşlarını bırakıp kaçmaz oğlum. | Open Subtitles | بحقّك، الرجل الحقيقيّ يبقَ مع بني قومه ولا يهرب لدى أوّل رؤية دم، صحيح؟ |
O doktor bizden kaçmıyordu Mulder, Ajan Chapel'dan kaçıyordu. | Open Subtitles | ذلك الطبيب ما كان يهرب منّا، مولدر، لكن مصلى الوكيل. |
kaçmak istediğinde, göze benzeyen ve poposunda bulunan parlak kozalarını gösteriyor. | TED | وعندما يهرب يقوم باستخدام حبات متوهجة توجد على آخر ظهره وهي تبدو كالعيون |
-Belki kaçacak bir yeri olur bu konuda ne yapıcaz? | Open Subtitles | هنا يوجد مساحة كبيرة هناك طرق كثيرة كي يهرب منها |
22:30'da kocasıyla konuştuktan sonra ve saat 23:00'te soyguncunun kaçtığını görmeden önce bir ara. | Open Subtitles | في وقت ما بعدما تحدث لها زوجها الساعة 10: 30 وقبل أن ترى اللص يهرب الساعة 11: |
Fakat tarihsel olarak insanların geri dönmek yerine, kaçtığı bir yerdi. | TED | ولكنها كانت في الماضي مكاناً يهرب منه الناس ولا يعودون إليه. |