Bazen birisi yanlış yolda olduğumu kalbime fısıldıyor | Open Subtitles | والآن أشعر وكأن هناك أحداً يهمس في قلبي قائلاً انني لن أستطيع أن أستمر كما أنا |
Elimi kontrol ediyor, sana geliyor, çaktırmamaya çalışarak... kulağına fısıldıyor... | Open Subtitles | يتحقق من يدي يمشي صوبك بأناقة كما يستطيع يهمس في أذنك... |
Kulağıma bir şeyler fısıldıyor. Ve oracıkta ırzıma geçiyor ! | Open Subtitles | يهمس في أذني يغتصبني هنا تماما |
- Evet, doğru. Sanki bir başkası kulağına fısıldıyormuş gibi mi? | Open Subtitles | وكأن شخصاً اخر يهمس في أذنك؟ |
Sanki bir başkası kulağına fısıldıyormuş gibi mi? | Open Subtitles | وكأن شخصاً اخر يهمس في أذنك؟ |
Böyle civelek bir şey. Kulağıma fısıldadı ve... bir şeyler hissettim. | Open Subtitles | كان يتسلّى و يهمس في أذني، و قد أحسستُ بشيء. |
Sokaklarda ya da kapı aralığında fısıldanan türden, | Open Subtitles | شيء يهمس في الطرقات و خلال الأزقة |
Bana söylediklerini fısıldıyor. | Open Subtitles | إنه يهمس في أذني بما أخبرتموني به |
Sanki güzel bir melek kulağına fısıldıyor. | Open Subtitles | يبدو أن هناك ملاك صغير يهمس في أذنك. |
Kulağınıza fısıldıyor. | TED | كأنه يهمس في أذنك. |
Çocuğun kulağına fısıldıyor gibi. | Open Subtitles | كما إنّه يهمس في إذنها. |
Kulağıma fısıldıyor. | Open Subtitles | انه يهمس في أذني |
Biri Ivankov'a bir şeyler fısıldıyor. | Open Subtitles | - هناك من يهمس في أذن (آيفانكوف) |
Kulağına doğru fısıldıyor. | Open Subtitles | يهمس في أذنها. |
Bay Dunkle, oğlunun kulağına bir şeyler fısıldadı. | Open Subtitles | حسناً, لقد رأيت السيد (دنكل) يهمس في أذن أبنه |
Işığın Tanrısı bunu da kulağına fısıldadı mı? | Open Subtitles | هل كان رب النور يهمس في أذنك؟ |
Bazen yüzün okşanması ve parmakların birbirine dolanmasıdır, veya kulağa fısıldanan küçük sırlardır. | Open Subtitles | في بعض الأحيان ومن الخد إلى الخد ، ضافر أصابع... أسرار العزيز يهمس في كل منهما الأذن. |