Yeniden yapılanmalar bu yaraların bir kaç yıllık olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | اعادة العرض يوحي أن هذه الجروح تعود لبضعة سنوات فاتت |
Bu kalıntının şekli ve kalınlığı kurbanın kalçasından geldiğini gösteriyor. | Open Subtitles | يوحي شكل وسمك هذا الجزء أنّه مصدره هو حرقفة الضحية. |
Yer birliklerini kullanmaları gösteriyor ki bir şey arıyorlar. | Open Subtitles | استعمال القوات البرية يوحي أنهم يبحثون عن شيء ما |
Bu renklerin ilerlemesi kolonda yaşayan farklı mikrop türlerinin olduğunu gösterir. | Open Subtitles | إن تعاقب الألوان يوحي بأن أنواع مميزة من الميكروبات تقطن هنا |
Ama tam o sırada gözünde bir işaret belirdi ve aynen şöyle söyledi... | Open Subtitles | لكن كان هناك ذلك البريق في عينيه والذي إلتقطتُه و يوحي بأنه يقول |
Ama havasız kaldığını gösteren nokta nokta kan oturması var. | Open Subtitles | لكن يظهر أنّ هناك نزيف حبري، مما يوحي بالإختناق لنقص الأوكسجين. |
Kayıt avcılığı, adından anlaşıldığı üzere, elinizi kirlettiğiniz anlamına geliyor. | TED | "التنقيب عن التسجيلات" كما يوحي الاسم، يعنى أن تتسخ يداك. |
O, yaratıcı bir adam gibi görünüyor. Benim, bir şüphem var. | Open Subtitles | أن صوته يوحي بأنه رجل مبدع .. لدي شك حول ما |
Vücut dilin, hastalıklarımın listesinin seni rahatsız ettiğini gösteriyor. | Open Subtitles | ولكن شكلك يوحي بأن قائمتي من الأمراض تجعلك غير مرتاح |
Ve yüzük parmağındaki yüzük izi, yarasının hâlâ taze olduğunu ve onu savunmasız kıldığını gösteriyor. | Open Subtitles | والاسمرار بمكان خاتم اصبعها يوحي بأن الجرح لا يزال طريا مما يجعلها عرضة للخطر |
Yine de, evin yağmalanmış olması, birilerinin bir şeyler aradığını gösteriyor. | Open Subtitles | لا يزال , ويجري نهب منزل يوحي وكان شخص ما تبحث عن شيء ما. |
Sıçradığı yol gösteriyor ki; saldırı hızlı uygulanmış. | Open Subtitles | الطريقة التي يتم رشها هذا يوحي شن هجوم في السرعة. |
Bu da motorun başka bir ülkeden alınıp getirildiğini gösteriyor. | Open Subtitles | مما يوحي أن الدراجة تمّ شراؤها من الخارج ثمّ جاءوا بها عبر الحدود. |
Uzun kemiklerin boyu ise erkeğin, 1.70 ila 1.80 cm. olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | طول العظام الطويلة يوحي أنّه كان بطول 5.8 و 5.10 |
Et kemirilmiş ve güneşte kavrulmuş ama burun kökü, siyahi olduğunu gösteriyor 1.80 civarında. | Open Subtitles | لقد مُضع اللحم وخبز في الشمس لكن جذر الأنف يوحي بأنّه رجل أسود أكثر من ستة أقدام |
Bu da öldürülmeden hemen önce bir kadınla kavga ettiğini gösterir. | Open Subtitles | مما يوحي أنّه تشاجر مع أنثى قبل فترة وجيزة من قتله |
Bu da bana inanmadığını gösterir. O da saygısızlığa çıkar. -Hayır. | Open Subtitles | والذي يوحي إلى قلة الإيمان بي، ويوحي ذلك إلى قلة إحترام. |
Hayır. Bu da birden fazla baskın kadınla görüştüğüne işaret eder. | Open Subtitles | كلا، والذي يوحي أنّه ربّما كان يقابل أكثر من مستبدة واحدة. |
Harika bir düzenin olduğu bir dünyada olduğumuzu gösteren başka bir önemli faktör olabilir ve bu çok düşündürücüdür çünkü bunun arkasında ilahi bir zihin ile bir yaratım olabilir. | Open Subtitles | سيكون عاملاً مهماً آخر يوضح لنا أننا نعيش في عالم ذو تنظيم رائع وهذا يوحي بشدة أن هناك عقلاً إلهياً وراء خلق هذا الكون |
Karmaşık olmamak iyi birşey herhalde, ama kulağa biraz sıkıcı geliyor. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا شيء جيد ولكنه يوحي قليلاً بالملل |
sanki bunlar bariz gerçeklermiş gibi görünüyor, ama şimdi ufak bir öykü anlatacağım. | TED | وهناك شعور يوحي بهذا، لكن دعوني أقص عليكم قصة قصيرة. |
Ama bir diğer anlamı ise ki ben böyle söylenmesi tercih ediyorum çünkü sizin gibi çocuklarım var. | Open Subtitles | رغم أن الإسم يوحي بهذا لكنني أفضله لأنني أملككم جميعاً |
Birisini öldürebilecek adamlara benziyor muyuz? | Open Subtitles | لم نفعل له أي شيئ هل منظرنا يوحي لك بذلك ؟ |