Peter Kramer'ın, günlüğünü bu dairedeki bir şömineye sakladığını gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت "بيتركريمر" يخفي يومياته في هذه الشقة داخل مدفأة |
Planları değişseydi, günlüğünü güncellememi isterdi. | Open Subtitles | حسناً إذا كانت خططه تغيرت، لكان طلب مني تحديث يومياته |
O günlüğünde neler yazılı olduğunu kimseye söylememiş. | Open Subtitles | إنه لم أخبر أحداً بشأن ما كتبه بدفتر يومياته |
Muhtemelen terapi gördü ve günlük tutmak da tedavisinin bir parçasıydı. | Open Subtitles | ربما تلقى علاجاً نفسياً في مرحلة ما وكان تسجيل يومياته جزء من العلاج |
Bir adamın banka hesabı günlüğü kadar çok şey anlatabilir bize. | Open Subtitles | حسابات البنك قد تخبرنا بشئ غزير كما لو كانت يومياته. |
CIA başkanına söylemek istediklerini günlüğüne yazıyordu. | Open Subtitles | ولكن فى يومياته كتب ما أراد أن يقوله الى مدير المخابرات المركزيه |
Günlükte son boşluğu doldurmaktan bahsediyor, orası dolduğunda eserinin biteceğini söylüyor. | Open Subtitles | يتحدّث في يومياته عن ملء الفراغ الأخير وحينما يقوم بذلك ستكتمل مجموعته الفنيّة |
Bazı meraklı taraflar günlüğünü istiyor. | Open Subtitles | . بعض الأطراف المهتمة تريد يومياته |
günlüğünü de buldum. Ayın ikisine "Savage" yazmış. | Open Subtitles | وقد وجدت يومياته,مكتوب فيه "سافاج فى الثانى أغسطس" |
yarın Philadelphia'ya gideceğim, Thatcher kütüphanesine, günlüğünü görmek için. | Open Subtitles | (أتحدث من مدينة (أتلانتيك (غداً سأذهب إلى (فيلادفيا ولمكتبة (ثاتشر) لأطلع علي دفتر يومياته |
günlüğünü kullandım. | Open Subtitles | واستعملت يومياته |
günlüğünde, ölmeden önce yaptığı bir eserinin taslaklarını çizmiş. | Open Subtitles | صنع في يومياته رسومات عن شيء صاغه قبلما يموت. |
günlüğünde, adınızın yanına yazmış. | Open Subtitles | . لقد كتبها فى يومياته بجوار إسمكِ |
Babam günlüğünde tımarhaneyi işaretlemiş. | Open Subtitles | أبي ذكر نفس المستشفى في يومياته |
Yves'in annesi, yaz tatillerinde oyalansin diye onu günlük tutmaya yönlendirmisti. | Open Subtitles | كانت والدة (ايف) قد شجعته على كتابة يومياته لإبقائه مشغولاً خلال الإجازة الصيفية |
biraz resim ve günlük gibi birşey vardı | Open Subtitles | كالصور و يومياته |
Thatcher'in kütüphanesindeki günlüğü görmek üzere yarın Philadelphia'ya gidiyorum. | Open Subtitles | سأذهب الى فيلاديلفيا غدا الى مكتبة ثاتشر... لأرى يومياته |
günlüğü elimde. Bana bir mesaj bırakmış. | Open Subtitles | لديّ دفتر يومياته , لقد ترك رسالة لي |
Ve bu süreçte tuttuğu günlüğüne; | Open Subtitles | وفي هذه الفتره سوف يكون كاتبا في مذكرة يومياته |
Tetkikler için sahile indiğinde, bulduklarını günlüğüne yazmayı âdet edindi. | Open Subtitles | وعندما ذهب إلى اليابسة للاستكشاف، وصف في يومياته ما وجده، كعادته. |
Geride sapkın ve ahlaksız bir zihne ait günlükler bıraktı. | Open Subtitles | ترك دفتر يومياته. أثبتت أنه مذنب. |