Babam parayı sevdiği kadar sırları da sever. | Open Subtitles | ابى يَحبُّ السِرّ تقريباً نفس قدر ما يَحبُّ المالً. |
Dışarıdaki bütün o adamları da sever mi? | Open Subtitles | يَحبُّ أولئك الرجالِ حتى على الطرقِ خارج؟ |
Şunun kollarına bak. Bu boku bizi sevdiğinden daha çok seviyor. | Open Subtitles | إنظرْوا إلى ذراعيهِ إنه يَحبُّ هذا أكثر مِنْـا |
O bu ülkeyi seviyor ama "Kanada'ya gitmek istiyorum" diyor | Open Subtitles | إنه يَحبُّ هذه البلادِ لكن "أُريدُ الذِهاب إلى كندا" |
Kurabiye yapacağım. Protestanlar yulaf ezmesine bayılır. | Open Subtitles | أنا سأعمل الكعك يَحبُّ البروتستانتيون الشوفان المجروشَ. |
Babalardan bahsetmişken Bev, seninki artık endişelenmiyor; erkek seçimine bayılıyor. | Open Subtitles | بيفي،أَبّكَ لَمْ يُقْلَقُ. يَحبُّ إختيارَكَ في الرجالِ. |
Bu mecliste annesini benden çok seven kimse yok! | Open Subtitles | ليس هناك واحد في هذا البيتِ يَحبُّ أمّهم أكثر مِنْ أَحبُّ أمَّي. |
Ufak tefek adamlarla uğraşmaya bayılan tipik bir kabadayı. | Open Subtitles | هو الشرسُ المثاليُ الذي يَحبُّ الإعتِداء على a رجل صغير. |
Aileniz eğlenir bayım. Araba konvoylarını herkes sever. | Open Subtitles | سيجعل العائلة تهتف، سيدي كُلّ شخص يَحبُّ موكب سيارات. |
Herkes bir seyleri ya da birini sever. | Open Subtitles | يَحبُّ كُلّ شخصُ ان الجميع يحبونن شيءاً أَو شخصا . |
Yakışıklı ve güçlü kuvvetlidir. Dışarıyı sever. | Open Subtitles | هو وسيمُ ووعرُ جداً، وهو يَحبُّ النزهاتَ... |
"Robert dans etmeyi sever ve gecelerin tadını çıkarır." | Open Subtitles | "روبرت يَحبُّ رَقْص، وعُرِفَ لرَقْص الليلِ بعيداً." |
- Bu senin yemin olacak. - Robin bu filmi seviyor. | Open Subtitles | ذلك طُعمُكَ روبن يَحبُّ ذلك الفلمِ |
Bu tür şeyleri seviyor. | Open Subtitles | تَعْرفُ كَمْ يَحبُّ هذه المادةِ. |
Ama Monica, işini çok seviyor. | Open Subtitles | لكن، مونيكا، يَحبُّ شغلَه كثيراً. |
Kuzenim en çok sevdiği kadınla evlensin istiyorum. | Open Subtitles | أُريدُ تَأْكيد بأنّ إبنَ عمي تَتزوّجُ الإمرأةُ يَحبُّ حقاً. |
ama bu bir babanın oğlunu daha az sevdiği anlamına gelmez. | Open Subtitles | لكن هذا لا يَعْني ان الابّ يَحبُّ إبنَه أقل |
Bir kere beni Harvey'in ofisine götürdün Harvey'in işini ne kadar sevdiği hakkında ders verdin. | Open Subtitles | سَحبتَني إلى مكتبِ هارفي مرّة وأنت تُوبّخُيني على أنه يَحبُّ عمله كثيرا |
Ağaçlara tırmanmaya bayılır, ceviz yer. | Open Subtitles | أنه يَحبُّ تَسَلُّق الأشجارِ وأْكلُ البندقَ. |
Müzikal şarkılarına da bayılıyor, bayılıyor, bayılıyor. | Open Subtitles | وهو يَحبُّ، يَحبُّ، يَحبُّ النغمات، أيضاً |
Bizim birbirini seven bir çift olduğumuza inanılmıyor ve bence Bayan McMartin bu yüzden bizden emin olamadı. | Open Subtitles | نحن لَسنا مقبولينَ بينما a يَحبُّ زوجاً، وأعتقد لِهذا الآنسة. McMartin ما كَانَ متأكّدَ عنا. |
Ufak tefek adamlarla uğraşmaya bayılan tipik bir kabadayı. | Open Subtitles | هو الشرسُ المثاليُ الذي يَحبُّ الإعتِداء على a رجل صغير. |
Ve sevgi senin bekçin olsun | Open Subtitles | وقَدْ يَحبُّ يَكُونُ مراقبَكَ |