- Köyü koruyan kutsal bir taş. | Open Subtitles | إنه حَجر حَجر مقدّس مِنْ الضريحِ الذي يَحْمي القرية |
Frannie, bazı serserileri koruyan bir tanrı var herhâlde. | Open Subtitles | يا إلهي، فراني، لابدّ أن يكون هناك إله الذي يَحْمي بَعْض المتسولين. |
Belki de sensin ağabey en başından beri oğlunu koruyan kanımı döksün ve senin onurunu geri versin diye? | Open Subtitles | أو ربما أنه أنت أخي الذي يَحْمي إبنَكَ على طول |
Zenginsen, kazandığın her mangırı ve sıçtığın her boku hükümet korur. | Open Subtitles | إذا أنت غني، government'll يَحْمي كُلّ ظبي تَجْعلُ وكُلّ تغوّط تَأْخذُ. |
Şunu mu varsayıyoruz sırf 70'lerde doğdum diye, cılız Filip ailesini benim koruduğumdan daha mı fazla korur? | Open Subtitles | لذا افتراضيا وأكثرُ احتمالا فيليب ذاك الرجل الصغير النحيل يَحْمي عائلته أفضل مني |
Porno filmleri de libidonu korur, senin yerine biri geçer çünkü. | Open Subtitles | أفلام دعارةِ، أيضاً، يَحْمي غريزتكَ الجنسيةَ، تُراقبُ a صورة بديلة. |
Yani, bu kahramanlarımızı koruyan adil bir yaklaşım. | Open Subtitles | نَعتقدُ بأنّه نظرة عادلة جداً الذي يَحْمي أبطالَنا. |
...hisleri koruyan tüm engeller ortadan kalktı. | Open Subtitles | وكُلّ المساند الذي يَحْمي الأعصابَ. |
İşte bazılarınızın hatırlayacağı gibi bu sabah Hillary'nin annesini yiğitçe koruyan adam burada Philadelphia'nın en iyilerinden. | Open Subtitles | هنا رجل البعض منكم قد يتذكره بينما يَحْمي بشكل أنيق والدة "هيلاري" هذا الصباح، واحد من أروع فيلادلفيا. |
Bu, kaza beladan korur nazardan da. | Open Subtitles | الذي يَحْمي مِنْ سوءِ الحظ... والعين الشرّيرة. . |