ويكيبيديا

    "يُصدق" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • inanılmaz
        
    • İnanılır gibi
        
    • inanıyor
        
    • inanmaz
        
    • İnanamıyorum
        
    • inanmadı
        
    • İnanmıyorum
        
    • İnanılacak
        
    Umuyorum ki bu videoyu izleme nedeniniz inanılmaz bir şey başarmış olmamdır. Open Subtitles هذهِ أمنيتي، إن كُنت تُشاهد هذا الفيديو شيءٌ لا يُصدق قد حدث
    Bu orada başka bir dünyanın var olduğunu en inanılmaz kanıtıdır. Open Subtitles هذا أكثر دليل لا يُصدق يدل بأن هناك عالم أخر هناك
    "Latexli pamuğun inanılmaz esnekliği ve... korsenin patentli yapısı... vücudu adeta okşuyor. Open Subtitles "صوف اللاتكس مرن بشكل لا يُصدق وهذه الشرائط المميزة تلتف حول جسدك
    - İnanılır gibi değil. Open Subtitles يخالوننا أغبياء، هذا لا يُصدق.
    Öldüğümde oğlunu bırakacaklarına inanıyor musun gerçekten? Open Subtitles هل حقاً يُصدق انه بموتي سيربح حريته ؟
    - Şey, kabul etmeliyim... üç savaş lordu birlikte hareket ediyor düşüncesi... kulağa oldukça inanılmaz geliyor. Open Subtitles ..حسناً، عليَّ أن أعترف أن اتحاد ثلاثة زعماء للحرب يبدو شيئاً لا يُصدق
    ..ve bu şeyden yükselen buhar inanılmaz. Open Subtitles والدخان الذى يتصاعد من هذه المنطقة لا يُصدق
    Çocuklar, bu gerzek inanılmaz biri. Deli. Open Subtitles يا رفاق , هذا المعتوه لا يُصدق , هذا جنون
    Başka ne inanılmaz biliyor musunuz? Open Subtitles تريد أن تعرف مالشيء الآخر الذي لا يُصدق ؟
    İnanılmaz, 8 sene boyunca bir ya da iki kişiye rastladım ama onlar da birebir aynı hastalığa sahip değildiler. Open Subtitles هذا لا يُصدق أستطيع ولمدة 8 سنوات أن أعيش مع هذا المرض لكن الشخص الذي قابلته لا يتحمل سنتين
    Kara delikler küçük ama inanılmaz derecede ağır nesnelerdir. Open Subtitles الثقوب السوداء هى أجسام صغيرة لكنها ثقيلة بشكل لا يُصدق
    Uçakları göremiyorum ama inanılmaz bir manzara var. Open Subtitles لا يُمكنني رؤية الطائرات، لكن ما أراه منظر لا يُصدق.
    Ama bir bütün olarak bakıldığında, inanılmaz derecede sıradan bir müşteri listesi oluşturuyorlar. Open Subtitles لكن ككل , إنها تشكل بشكل لا يُصدق قائمة من العملاء العاديين. إذا لم يكن اللصوص يطمحون
    Şunu söylemeliyim teknik elemanlarımız, bize verdiğiniz şeyin inanılmaz olduğunu söyledi. Open Subtitles دعني فقط أقل رفقاؤنا التقنيين قالوا أن ما أرسلته لنا كان لا يُصدق
    Bence yaptığın şey inanılmaz cesaret isteyen bir şeydi. Open Subtitles أعتقد أن ما فعلتيه كان شجاعاً بشكل لا يُصدق.
    İtiraflara içelim! İnanılır gibi değil. Open Subtitles في صحة خطايانا - هذا لا يُصدق -
    İnanılır gibi değil. Open Subtitles -هذا أمرٌ لا يُصدق
    Hiçkimse inanmaz. - Hey! Frank Donahue, inanıyor ama. Open Subtitles ـ إنه هراء، لا أحد يصدق بها ـ مهلاً، (مارك دونهي) يُصدق بها
    Bize yaptıklarına hiç kimse inanmaz. Open Subtitles لن يُصدق أي أحد ما قمتم بإرتكابه في حقنا
    Ve ne kadar güzel, gerçek olduğuma inanamıyorum Open Subtitles وجميلة جداً ذلك بالكاد من الصعب أن يُصدق
    Bir yanım buna inanmadı, fakat bir yanım da doğru olduğunu biliyordu. TED جزأ مني لم يكن يُصدق ذلك، غير أن جزأً آخر أدرك أن ذلك كان صحيحاً.
    İnanmıyorum. - Kravatımı al. Open Subtitles كلاكما ، لا يُصدق إلتقط رباط عنقي
    İnanılacak iş değil amına koyayım. Open Subtitles هذا أمر لا يُصدق

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد