Umuyorum ki bu videoyu izleme nedeniniz inanılmaz bir şey başarmış olmamdır. | Open Subtitles | هذهِ أمنيتي، إن كُنت تُشاهد هذا الفيديو شيءٌ لا يُصدق قد حدث |
Bu orada başka bir dünyanın var olduğunu en inanılmaz kanıtıdır. | Open Subtitles | هذا أكثر دليل لا يُصدق يدل بأن هناك عالم أخر هناك |
"Latexli pamuğun inanılmaz esnekliği ve... korsenin patentli yapısı... vücudu adeta okşuyor. | Open Subtitles | "صوف اللاتكس مرن بشكل لا يُصدق وهذه الشرائط المميزة تلتف حول جسدك |
- İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | يخالوننا أغبياء، هذا لا يُصدق. |
Öldüğümde oğlunu bırakacaklarına inanıyor musun gerçekten? | Open Subtitles | هل حقاً يُصدق انه بموتي سيربح حريته ؟ |
- Şey, kabul etmeliyim... üç savaş lordu birlikte hareket ediyor düşüncesi... kulağa oldukça inanılmaz geliyor. | Open Subtitles | ..حسناً، عليَّ أن أعترف أن اتحاد ثلاثة زعماء للحرب يبدو شيئاً لا يُصدق |
..ve bu şeyden yükselen buhar inanılmaz. | Open Subtitles | والدخان الذى يتصاعد من هذه المنطقة لا يُصدق |
Çocuklar, bu gerzek inanılmaz biri. Deli. | Open Subtitles | يا رفاق , هذا المعتوه لا يُصدق , هذا جنون |
Başka ne inanılmaz biliyor musunuz? | Open Subtitles | تريد أن تعرف مالشيء الآخر الذي لا يُصدق ؟ |
İnanılmaz, 8 sene boyunca bir ya da iki kişiye rastladım ama onlar da birebir aynı hastalığa sahip değildiler. | Open Subtitles | هذا لا يُصدق أستطيع ولمدة 8 سنوات أن أعيش مع هذا المرض لكن الشخص الذي قابلته لا يتحمل سنتين |
Kara delikler küçük ama inanılmaz derecede ağır nesnelerdir. | Open Subtitles | الثقوب السوداء هى أجسام صغيرة لكنها ثقيلة بشكل لا يُصدق |
Uçakları göremiyorum ama inanılmaz bir manzara var. | Open Subtitles | لا يُمكنني رؤية الطائرات، لكن ما أراه منظر لا يُصدق. |
Ama bir bütün olarak bakıldığında, inanılmaz derecede sıradan bir müşteri listesi oluşturuyorlar. | Open Subtitles | لكن ككل , إنها تشكل بشكل لا يُصدق قائمة من العملاء العاديين. إذا لم يكن اللصوص يطمحون |
Şunu söylemeliyim teknik elemanlarımız, bize verdiğiniz şeyin inanılmaz olduğunu söyledi. | Open Subtitles | دعني فقط أقل رفقاؤنا التقنيين قالوا أن ما أرسلته لنا كان لا يُصدق |
Bence yaptığın şey inanılmaz cesaret isteyen bir şeydi. | Open Subtitles | أعتقد أن ما فعلتيه كان شجاعاً بشكل لا يُصدق. |
İtiraflara içelim! İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | في صحة خطايانا - هذا لا يُصدق - |
İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | -هذا أمرٌ لا يُصدق |
Hiçkimse inanmaz. - Hey! Frank Donahue, inanıyor ama. | Open Subtitles | ـ إنه هراء، لا أحد يصدق بها ـ مهلاً، (مارك دونهي) يُصدق بها |
Bize yaptıklarına hiç kimse inanmaz. | Open Subtitles | لن يُصدق أي أحد ما قمتم بإرتكابه في حقنا |
Ve ne kadar güzel, gerçek olduğuma inanamıyorum | Open Subtitles | وجميلة جداً ذلك بالكاد من الصعب أن يُصدق |
Bir yanım buna inanmadı, fakat bir yanım da doğru olduğunu biliyordu. | TED | جزأ مني لم يكن يُصدق ذلك، غير أن جزأً آخر أدرك أن ذلك كان صحيحاً. |
İnanmıyorum. - Kravatımı al. | Open Subtitles | كلاكما ، لا يُصدق إلتقط رباط عنقي |
İnanılacak iş değil amına koyayım. | Open Subtitles | هذا أمر لا يُصدق |