İşin temelleriyle birlikte ortaya çıkan başka bir şey daha var. | TED | وهناك شيء آخر من الاعتراضات يأتي مع قصة الاساسيات تلك .. |
Sonuçta; bilinç gibi bir şey hakkında insanların fikrini değiştirmek çok zordur, ve bunun neden bu kadar zor olduğunu sonunda anladım. | TED | إنه من الصعب جدا أن نغير عقول الناس عن شيء ما مثل ا لإدراك و تبين لي بشكل نهائي السبب في ذلك |
Bildiğimiz şey şu ki depresyon tedavi edilebilir ve intihar önlenebilir. | TED | لكن هناك شيء واحد نعرفه أنه يمكننا معالجة الاكتئاب وتجنب الانتحار. |
Bu yüzden bir kara deliğin arkasına hiçbir şey saklayamazsınız. | TED | و بذالك لا يمكن إخفاء أي شيء وراء ثقب أسود. |
Yüzeye çıktım ve o an tek istediğim şey sudan çıkmaktı. | TED | وخرجت حينها وكل شيء في بالي كان ان اخرج من الماء |
Bunun yoğunlaşma denen şey yüzünden olmadığı ortaya çıkıyor, ve bu, şunu açıklıyor. | TED | يبدو ان ذلك ليس بسبب شيء يسمى غشاء التكثيف, وهذا يعطي تفسيرا لذلك |
Benliğin gerçekten yaşayan bir şey olduğunu farz etmekte haklı olabilirdik. | TED | كنا لنكون صائبين في الاعتقاد أن الذات هي شيء موجود وحي. |
Merhamet hakkındaki diğer şey ise sinirsel bütünleşme denen özelliği arttırmasıdır. | TED | وهناك شيء آخر عن التعاطف انه فعلاً يحفز ويقوي التكامل العصبي |
Genlerimizde Müslüman veya Meksikalılardan nefret etmeye dair hiçbir şey yok. | TED | لا يوجد شيء في حمضنا النووي يجعلنا نكره المسلمين أو الكمسيكيين. |
Papaz okulunda rahip olmak için eğitim alırken başıma bir şey geldi. | TED | حدث شيء ما بينما كنتُ أدرس في المعهد الديني وأتدربُ لأصبح كاهنًا. |
Böylece size çekinmeden bir şeyi açıklayacağım, benim için güzel bir şey. | TED | لذا سوف اعرض لكم بكل خجل شيء اعده جميل جداً بالنسبة لي |
Çöplük öncelikli olarak yok olmayan bir şey ve büyüyor. | TED | الآن، مكب النفايات هو شيء لن يزول أساسًا، بل ويكبر. |
Biyolojik kaynaklardan edinilen bir diğer şey sentetik örümcek ağıdır. | TED | شيء آخر يأتي من مصدر حيوي هو حرير العنكبوت الاصطناعي. |
Evrendeki diğer her şey böyleyse biz neden farklı olalım? | TED | لو كل شيء في العالم مثل هذا، لماذا نكون مختلفين؟ |
Hücreleriniz yenileniyor; saçlarınız, tırnaklarınız, her şey yaşamınız içinde gelişiyor. | TED | تتجدد خلايا جسمك وشعرك وأظافرك، كل شيء ينمو طيلة حياتنك. |
Pardon. İşinize yarayabilecek diğer bir şey ise beş saniye kuralı. | TED | آسف. يوجد شيء آخر يمكنكم استعماله، أطلق عليه قاعدة الخمس ثوانٍ. |
Sekiz saatlik bir çalışma gününde her bir şeye yoğun ilgi gösterdiğinde ne çok şey yapabildiğini görmek şaşırtıcı. | TED | وستتعجب من قدر ما يمكنك إنجازه في ثماني ساعات يومياً، إذا قمت بعمل كل شيء تلو الآخر بتركيز مكثف. |
Programın yarısı bitmiştir, ama bir şey sizi içine çeker ve merak edersiniz. | TED | هي بالفعل في منتصف الطريق، لكن هناك شيء قد جذب انتباهك وأنت تهتم. |
Fakat halk tarafından makbule geçmeyen şey şu ki aslında, deneyler gitgide daha iyi oluyor ve bunun sonucunda, gitgide daha hızlı yapılıyor. | TED | و لكن هناك شيء لا يستطيع عامة الناس تقديره في الحقيقة ، ان التجارب في تحسن مستمر و عليه ، فقد اصبحت اسرع |
Doğaya bakın, büyüme harika bir şey, yaşamın sağlıklı kaynağı. | TED | نعم، انظر إلى الطبيعة والنمو شيء رائع، ومصدر صحي للحياة. |