Bir şey yapmamıza gerek yok. Tek yapmamız gereken öğrenmek. | TED | وليس علينا القيام بشىء. كل ما علينا فعله أن نتعلم. |
Şimdi bir de bu gizemli ikinci halkayı açıklamamız gerek. | TED | أما الآن، علينا أيضًا أن نفسر هذه الحلقة الأخرى الغامضة. |
Spagetti konservelerini depolamamıza ya da bodruma gitmemize gerek yok. | TED | ليس علينا إكتناز علب السباغيتي أو الاحتماء في الطابق السفلي. |
Çok kasvetli. Küçük çocuk bacağına sarılmış, küçük hayalaletler etrafta uçuşuyor. Bu saçmalıklarından kurtulmamız lazım. hemen, baylar ve bayanlar. | TED | هو قاتم. هناك أطفال صغار يتكئون على ساقه، أشباح صغيرة تطير في المكان. علينا أن ننظف هذا بسرعة، سيداتي سادتي. |
Durum şudur ki bütün bu davranışlar için bir ölçek oluşturmamız lazım. | TED | الفكرة هي أنه يتوجب علينا النظر للسياق، كمقياس لأعمالنا في كل هذا. |
Dolayısıyla bunu yazıp, yayımlamanması için göndermemiz gerekiyor. Yani önce yazmalıyız. | TED | لذا سنقوم بكتابة هذا، ونحاول إرساله للنشر. صحيح؟ لذا علينا كتابته. |
Ama bu ülkelerin kaç tanesinin bu işte çalışması gerekiyor? | TED | لكن ما هو عدد الدول التي علينا أن نعمل عليها؟ |
Eğer bu kurumun bizim için çalışmasını istiyorsak, bürokrasiyi çekici hale getirmek zorundayız. | TED | إن أردنا لهذه المؤسسة أن تعمل لأجلنا، علينا أن نعمل لجعل البيروقراطية جذابة. |
Buna bir şeyler yapıyoruz, fakat bunun için bir şeyler yapmamız gerek. | TED | نحن نفعل أشياء لهذا الغرض؛ علينا أن نفعل أشياء لأجل هذا الغرض، |
Teknoloji ve toplumumuz için üç radikal değişiklik yapmamız gerek. | TED | يجب علينا إجراء ثلاثة تغيرات جذرية للتكنولوجيا والمجتمع الخاص بنا. |
İkinci ve üçüncü aşamaları da tamamlamalıyız. Bunun için birkaç yıl daha gerek. | TED | يجب علينا أن نصل إلى المرحلتين الثانية والثالثة وهذا سيستغرق منا بضع سنوات. |
O hıyar Lipschitz daha fazla ödemiyor. Başka birini bulmamız gerek. | Open Subtitles | شيتسى ليبشيتز لن يبتز مرة اخرى علينا ان نجد شخصا آخر |
Bodrumda ne olduğumu umurumda değil. O telefona ulaşmamız gerek. | Open Subtitles | لا يهمّني ما في القبو علينا أن نحصل على الهاتف |
Ne yapmamız gerek biliyor musunuz? Benim için bir paket hazırlamanız. | Open Subtitles | ما علينا فعله هو أن تجمعي كل تلك القضايا في حزمة |
- Hemen yapmamız gerek. - Bir kez daha deneyeyim. | Open Subtitles | ـ يجب علينا فعلها الآن ـ دعيني أحاول مجددًا، إتفقنا؟ |
Bize yardım edecek ama bağlantıları sağlayana kadar beklememiz lazım. | Open Subtitles | سيساعدنا ، لكن علينا أن نستريح قليلاً حتى يجري اتصالاته |
- Evet, Muska. O çocukları bulmamız lazım! Buna ne demeli? | Open Subtitles | انها موسكا, بالتاكيد علينا ان نجد اولائك الاولاد حسنا ما هذا؟ |
Doktor Crane uyanmadan önce seni buradan çıkarmam lazım. Tamam. | Open Subtitles | يجب علينا إخراجك من هنا قبل أن يستيقظ الدكتور كرين |
Yabancı maddeleri ayrıştırıp uzaklaştıran bu mekanizmayı bu molekülü gizleyerek atlatmak gerekiyor. | TED | علينا جعله أن يتجاوز آلية التخلص من الجسم الغريب عن طريق اخفائه. |
Şöyle durup düşünmemiz gerekiyor: bilim ve sanat konusunda ne yapmaya çalışıyoruz? | TED | اذاً ينبغي علينا التوقف حقا والتفكير بماذا نحاول فعله مع العلوم والفنون؟ |
Yapmamız gereken ikinci şey ise çok kısa bir süre zarfında ne kadar yol kat etdiğimize geri donüp bakmamız gerekiyor. | TED | الامر الثاني للذي علينا فعله هو علينا فقط ان ننظر الى الخلف الى اي مدى وصلنا في هكذا فترة زمنية قصيرة. |
Hükûmetin kontrol alanlarından, eylemlerini izole ederek, gizleyerek saklanmaya çalışıyorlar ve biz onlarla aynı nehirde balık tutmak zorundayız. | TED | انهم يحاولون الاختباء من مقدره الحكومه على عزلهم و منع نشاطهم , لذا علينا السباحه كلنا في نفس المحيط. |
Bu şiddet sarmalını kırmak zorundayız ve bu noktaya bir an evvel çocuklarımızla birlikte ulaşmalıyız. Onlara değer vermeliyiz, küçük görmemeliyiz. | TED | علينا أن نكسر دائرة العنف هذه و نعمل على ذلك مبكرًا مع أطفالنا أو أطفالنا الصغار، والتنويه بهم وعدم امتهان كرامتهم. |