Onu öldürmek zorunda kalacağımı sanmıyorum. Sadece o güzel suratı iyice dağıtacağım. | Open Subtitles | لا أظن أننى مضطر لقتلها فقط سأحوّل هذا الوجه الجميل لقطعة هامبورجر |
Yüzbaşı, size herhangi bir şey öğretmeye gerek olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | كابتن , أنا لا أظن بأنني يجب أن أعلمك شيء |
Hayır, hayır. Para veya başka bir şey istediğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنه يريد مالاً أو شئ من هذا النوع |
Kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | ـ لا أظن يمكنكِ فعل ذلك |
Kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | ـ لا أظن يمكنكِ فعل ذلك |
Hiç sanmıyorum. Bunların hiç birini Kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | لا أظن ذلك. |
Bu adil değil! Görev sorumluluğu duymanın yanlış olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | ليس هذا إنصاف، لا أظن أنه من الخطأ الإحساس بالواجب |
Yanılıyor olabilirim... ama beni öldürmenin iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | تعلم, قد أكون مخطئا لكني لا أظن أن قتلي فكرة صائبة |
Bana veya ekibimdekilere, işimizi nasıl yapacağımızı anlatacak yetkiniz olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أن لك الصلاحيات لتخبرنى او وحدتى كيف نقوم بعملنا |
Burada aşılması imkansız bir durum olduğunu sanmıyorum değil mi? | Open Subtitles | لا أظن أن لدينا موقفاً مستحيلاً هنا , أليس كذلك |
Daha önce resmi bir Hava Kuvvetleri belgesinde böyle bir dil gördüğümü sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أني قرأت صياغة كهذه.. في وثيقة رسمية لسلاح الجو من قبل |
Masa'nın bulaşık yıkamayı ödeme şekli olarak kabul ettiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أن المطعم سيقبل بغسل الصحون كنوعٍ من الدفع |
Çok eğlenceli ama doktorumun yeni hasta kabul ettiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | يبدو هذا مرحاً لكن لا أظن طبيبي يستقبل مرضى جدد |
Evet, ben pek bu evliliği tam anlamıyla onaylayabileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | نعم، لا أظن أنه يمكنني الإحتماع تحت سقف واحد معهما |
Ama onun Kanlı Mary ile bir alakası olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | ولكني بكل تأكيد لا أظن أن لماري الدموية علاقة بذلك |