Artık beni hiç arayamazsın, problem çözüldü. | Open Subtitles | لماذا نريد الاتصال بك في الليل ؟ الآن لا تستطيع الاتصال بي على الإطلاق هكذا المشكلة حُلت |
Köpeğin eve ihtiyacı vardı ben de ona ev buldum. Problem çözüldü. | Open Subtitles | الكلب يريد بيت ، اوجدت له بيت المشكلة حُلت |
Evet. Aslında sorun kendi kendine çözüldü. Sonunda gerçekleri kabullendi. | Open Subtitles | نعم في الواقع, لقد حلت الأمور نفسها و استمعت المرأة لصوت العقل |
O sorun şimdi, tamamen mühendislik bakış açısı kullanılarak çözüldü. | TED | و لقد تم, من الناحية الهندسية البحتة, حل هذا المشكل. |
ön ışıklandırmada üç kat çözünürlükte siyah beyaz. Her şey çözüldü mü? | TED | وحينما يُضاء من الأمام، يكون أسودًا وأبيضًا وعلى مستوى دقة أعلى بثلاث مرات. هل حُلّت جميع المشاكل؟ لا. |
Bir sorunumuz vardı, yani bir sorunumuz var sanmıştık ama artık çözüldü. | Open Subtitles | -كانت لدينا مُشكلة . ظننا أنّ لدينا مُشكلة. ولكن تمّ حلها الآن. |
Bu vesileyle aramızda çözülmeyen konular resmen çözüldü. | Open Subtitles | لذا أُعلن أن أية مسائل عالقة بيننا قد حُلت رسمياًً |
Bay von Bohm ile olan sorunlarınız çözüldü mü? | Open Subtitles | هل حُلت جميع مشاكلك مع السيد فون بوم ؟ |
O ölünce sorun çözüldü diye düşündüm. | Open Subtitles | عندما ماتت اعتقدت أن المشكلة حُلت |
Bekleyerek, sorun kendiliğinden çözüldü. | Open Subtitles | من خلال الانتظار حلت المشكلة نفسها بنفسها |
Uzaylı sorunu çözüldü. Başka iddiaya gerek yok. | Open Subtitles | مشكلة الغرباء قد حلت بدون توجيه اتهامات اضافية |
Iraklı ordunun çözüldü, kelimeler boğazıma takıldı öyle kaldım. | Open Subtitles | ان الجيش العراقي قد حلت ، وبقيت من دون كلمات. |
Tamam, iyi ki bu sorun çözüldü. Şimdi bu karmaşa ile ne yapacağız? | Open Subtitles | حسناً ، هذا حل هذه المشكلة لكن ماذا سنفعل بخصوص هذه الفوضي ؟ |
Amerika'nın tarihinde Çin restoranları önemli rol oynar. Nitekim Küba'nın füze krizi çözüldü. | TED | لقد لعبت المطاعم الصينية دورا هاما في التاريخ الأميركي ، في واقع الأمر. تم حل أزمة الصواريخ الكوبية |
Çevresel bir problem çözüldü, bu arada: bütün hüküm giymiş çocuk tacizcileri Porsche Cayenne sürmek zorunda. | TED | وهذا هو حل مشاكلكم البيئية .. بالمناسبة يا شباب كل المدانون بالتحرش الجنسي بالأطفال عليهم أن يقودوا سيارة بورش كايين |
Bir cinayet daha çözüldü ve bir kötü sokak kabadayisi daha sokaklardan temizlendi. | Open Subtitles | حسناً، حُلّت جريمة قتل وقاطع طريق سيء السمعة إبتعد عن الشوارع للأبد. |
Bir cinayet daha çözüldü ve bir kötü sokak kabadayısı daha sokaklardan temizlendi. | Open Subtitles | حسناً، حُلّت جريمة قتل وقاطع طريق سيء السمعة إبتعد عن الشوارع للأبد. |
Altınlar Yahudi Tarafından çalınmış! Dava bir günde çözüldü! | Open Subtitles | الذهب الذي سرقه اليهود حالة حلها في يوم واحد |
Fakat iklim krizi çoktan çözüldü. | TED | ولكن أزمة المناخ قد حلّت بالفعل. |
Bu alan tüm yabancılara kapalıdır. Sınır anlaşmazlığı sırasında çözüldü. | Open Subtitles | هذه المنطقة مُغلقة عن جميع الأجانِب حتّى يتم حلّ النزاع. |
Sorun çözüldü. Tatlı ister misin? | Open Subtitles | و قد انحلت المشكلة،هل ترغبين في التحلية؟ |
Sonunda 1735 de bunun imkansız olduğunu bulan, büyük matematikçi Leonhard Euler tarafından çözüldü. | Open Subtitles | حُل اللغز أخيراً من قبل عالم الرياضيات العظيم (ليونارد أويلير)، الذي أثبت سنة 1735 أنه ليس ممكناً. |
Bilmiyorum, ama anahtar sorunu çözüldü. | Open Subtitles | لا أدري ولكني حللت مشكلة المفتاح. |
Kendi kendine çözüldü. | Open Subtitles | تحل المشكلة بنفسها |
Yani müthiş gizem çözüldü, ama hiçbiri onların gelmesini durdurmaya yardım etmeyecek. | Open Subtitles | لقد حللنا سر غامض لكن هذا لا يمنعهم من القدوم. |
Problem çözüldü. | Open Subtitles | المشكلة محلولة. |
Görünüşe göre bu kapıcı olayını düşünmene gerek kalmadı, yani, sorun çözüldü. | Open Subtitles | حسنا, يبدو انك لن تقلق لكونك بواب مره اخري اذا هذا تم حله |
Sorun çözüldü. Koridorda senin sapıkla karşılaştım. | Open Subtitles | إنحلت المشكلة،أوقفتها في الرواق |