Jo Anne ve ben hepsini dijitalize etmek için yeni bir proje başlattık, çok yüksek çözünürlüklü bir dijitalizasyon yapacağız, aslında bu onları korumanın da bir yolu. | TED | جو آن وأنا باشرنا في مشروع رقمنتهم جميعاً سنقوم برقمنة عالية الجودة أولاً لأنها طريقة للمحافظة عليهم. |
Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi... | Open Subtitles | رسم سطحي عال الجودة يمكن أن يعطينا أوضح.. |
İlk kez, yüksek çözünürlüklü kameralar normalde insanlara görünmeyen çiçeklerin gizli desenlerini | Open Subtitles | للمرة الأولى، يُمكن لآلات التصوير عالية الوضوح منحنا رؤية للحديقة بعين نحلة |
Yüksek çözünürlüklü çoklu-spektro algılayıcılar kullanıyor. | Open Subtitles | درجة الوضوح العالية، مجسات طيفية متعددة. |
Bu, ekibimin inceleme ve buz tabakalarını güncel haliyle karşılaştırma işlemi üzerinde çalıştığı 2 milyon yüksek çözünürlüklü görüntü üretti. | TED | فنتج عن ذلك مليونا صورة عالية الدقة يفحصها حاليا فريق عملي ويعالجها لمقارنتها بالظروف المعاصرة للصفيحة الجليدية. |
Üç sebep var: İlki çok düşük çözünürlüklü olmaları. | TED | لثلاثة أسباب: أولاً، لأنها ذات دقة منخفضة. |
Baba, yüksek çözünürlüklü düz ekran televizyon bu! | Open Subtitles | وصورته جيدة أبي هذا ذات سطح مستوي عالي الجودة |
Zaten yüksek çözünürlüklü yani yakın çekime gerek yok. | Open Subtitles | وأيضاً الكاميرا عالية الجودة لذا لا تقربي الصورة |
Saldıran gemilerin yüksek çözünürlüklü resimlerine de sahipler. | Open Subtitles | لديهم أيضاً صور عالية الجودة للسفن المُحاربة |
Bu ödül her sınıfa bir ampul ve öğretmenler odasına yüksek çözünürlüklü televizyonu karşılar. | Open Subtitles | هذه المنحة توفر مصباح ... في كل صف و تلفاز بصورة فائقة الجودة ... لحجرة المدرسين |
Yüksek çözünürlüklü düz ekran bir televizyon. | Open Subtitles | اريد شاشة تلفزيون عريضة عالية الجودة |
Otobüs firmasından yüksek çözünürlüklü olarak indirmeyi bekliyorum saat 10 gibi bana ulaştıracaklarına dair söz verdiler. | Open Subtitles | أجل، إنني فى إنتظار تسجيلاً للفيديو عالي الجودة من شركة الحافلات، لقد وعدوني بإرساله إلي فى الساعة العاشرة من مساء الليلة. |
Senin yüksek çözünürlüklü televizyonunda maç seyretmeye bayılıyorum. | Open Subtitles | هذا رائع يا رجل انا أحب مُشاهدة المُباريات على تلفازك العالى الوضوح أستمر فى جلب علب البيرة |
Jüpiter'in yörüngesindeki en büyük uydusunun yüksek çözünürlüklü fotoğraflarını çekiyorum. | Open Subtitles | إنه يدور حاليا حول قمر المشتري الأكبر التقاط الصور الرقمية فائقة الوضوح |
Bu bir mega yüksek çözünürlüklü kamera. | Open Subtitles | تلك الكاميرا الكبيرة الرائعة ذات التصوير الفائق الوضوح |
Birinci sınıf bir kopyanı yapmak için, yüksek çözünürlüklü bir kamera, bir kimyasal laboratuar, ve bir kaç insan eli gerekiyor. | Open Subtitles | للحصول على جزء عالي القيمة تحتاج لكاميرا شديدة الوضوح تحتاج معمل كيماوي من الفئة الصناعية |
Yani ilk adımda edindiğimiz süper dikkati kullanarak yüksek çözünürlüklü bilişsel ve duygusal algı oluşturuyoruz. | TED | إذن باستخدام الإنتباه المعبأ بغزارة ،في الخطوة الأولى نكون إدراك عالي الوضوح لاستخدامه في العملية العاطفية و الإدراكية. |
Kullanıcıya(Operatör) yüksek çözünürlüklü görüntüle gönderir. | TED | انها ترسل صور فيديو عالية الدقة إلى المشغل. |
Etkileşim için çok önemli bir araç, birçokları parmakların görüntüye etki etmek için düşük çözünürlüklü olduğunu düşünüyor. | TED | انها بالتأكيد وسيط مهم جدا للإدخال. والكثير يظنون ان الاصابع قليلة الدقة كوسيلة ادخال الى الشاشة |
Bu laboratuvarımızın çevresindeki koridorun yüksek çözünürlüklü haritası. | TED | لذلك هذه خريطة عالية الدقة للممر حول مختبرنا. |
Ama yine de kaçırdığımız bir nokta var: Parmaklar çok yüksek çözünürlüklü etkileşim sağlıyor. | TED | لكنها نوعاً ما تبتعد عن هدفها: وهو ان الاصابع لها دقة عالية جداً. |