| Size ne anlattığını bana söylerseniz sorunu çözebilirim. | Open Subtitles | لو قلت لي فقط بم أخبرك يمكنني وقتها فقط أن أحل المشكلة |
| Eğer bana onun size anlattıklarını anlatırsanız, bende sorunlarımızı çözebilirim. | Open Subtitles | لو قلت لي فقط بم أخبرك يمكنني وقتها فقط أن أحل المشكلة |
| Problemi çözebilirim, ama onu çözebilecek olana da yardım edebilirim. | Open Subtitles | أنا لا يمكننى أن أحل المشكلة و لكن يمكننى أن أساعد الشخص الذي يستطيع |
| Hayır, haklı aslında. Ben seks sırasında bütün sorunlarımı çözebilirim. | Open Subtitles | لا هو محق، يمكنني حل أي مشكلة أثناء ممارسة الجنس |
| Benim tek sorunum var. Kocam benden ayrılmak istiyor ve o burada bu sorunu nasıl çözebilirim. | Open Subtitles | مشكلتي الوحيدة هي أن زوجي يريد أن يتركني فكيف يمكنني حل هذا إن لم يكن هو بالغرفة؟ |
| Sen çok fazla reklam ve gey pornosu izliyorsun, ve ben bunu düzeltemem, ama güç sorununu çözebilirim. | Open Subtitles | انك تبالغ في مشاهده مقاطع الفيديو وافلام الدعاره الشاذه لا يمكنني ان احل هذه المشكله ولكنني استطيع حل مشكلتك في استرجاع ليد العليا |
| - Bu sorunu iki dakika içinde çözebilirim. | Open Subtitles | لانني أستطيع إصلاح الأمر لك بحوالي دقيقتين |
| Bunu çözebilirim ve bunu o da biliyor. | Open Subtitles | بإمكاني حلّ اللّغز، ويعلم أنّ بإمكاني. |
| Ama yardım etmeme izin verse sorunu çözebilirim. | Open Subtitles | لكنها إذا تركتني أساعدها أستطيع أن أحل مشاكلها |
| Londra ofisindeki müdürlerim... Sorunlarını çözebilirim, hepsini birden. | Open Subtitles | أستطيع أن أحل بعض مشاكلك و ربما كلها. |
| Sorunlarınızı çözebilirim. Burada bazı olaylar oldu. | Open Subtitles | قد أحل مشاكلك , الأمور تحدث هنا |
| Ama belki de olayı buracıkta çözebilirim. | Open Subtitles | لكنّي قد أحل القضية هنا |
| Bu sözlükle de şifreyi çözebilirim. | Open Subtitles | -و بهذا يمكنني أنّ أحل رموز الشفرة . -حسناً , إذن بإمكانكَ أنّ تعلمني إيّاها . |
| Aynı zamanda hem seninle konuşup hem de karanlık madde proton ayrıştırma problemini çözebilirim. | Open Subtitles | لا، يمكنني أن أحظى بحديث معك و أحل معضلة تداعي (البروتونات) في المادة الداكنة بذات الوقت. |
| Bunu şak diye çözebilirim. | Open Subtitles | -يمكنني أن أحل هذا برمشة عين . |
| Ben buraya dilenmeye gelmedim. Bu sorunu kendim çözebilirim. | Open Subtitles | لم آتي إلى هنا لطلب المال، يمكنني حل المشكلة بمفردي |
| Hazır oradayken, tesadüfen sorunlarımızı da çözebilirim. | Open Subtitles | و قد يمكنني حل مشكلاتنا و أنا هناك |
| Bilimi kullanarak her işi çözebilirim. | Open Subtitles | يمكنني حل أي شيء بالعلم. |
| Patlama sorununu burada çözebilirim. | Open Subtitles | و احل بذلك مشكلة الانفجار |
| Sorununu çözebilirim. | Open Subtitles | أنا استطيع ان احل لك مشكلتك |
| Bu konuyu konuşalım. Sorununuzu çözebilirim. | Open Subtitles | لنتحدث بالموضوع أستطيع إصلاح هذا |
| - Bak bu işi çözebilirim. | Open Subtitles | -اسمعي، إنّ بإمكاني حلّ هذه القضيّة ، |