ويكيبيديا

    "çözmek" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • حل
        
    • لحل
        
    • حلّ
        
    • حلها
        
    • بحل
        
    • تحل
        
    • لحلّ
        
    • نحل
        
    • أحل
        
    • اكتشاف
        
    • لحلها
        
    • فك
        
    • لفك
        
    • حلاً
        
    • تحلّ
        
    Dünyanın en büyük sorunlarını çözmek istiyorsanız küçük kızlara ve kadınlara yatırım yapın. TED أولًا: إذا كنت تريد حل أكبر المشاكل في العالم، استثمر في النساء والفتيات.
    Sonra madenciler, bazı zor sorunları çözmek için işe koyuluyorlar. TED يشرع بعدها المنقبون في العمل، محاولين حل بعض المشاكل الصعبة.
    Hayalgücü bile şüpheli ancak dünya sorunlarını çözmek için o gerekli. Open Subtitles حتى التخيل يشتبهون فيه حتى الآن فإنه مطلوب حل مشاكل العالم
    Yani tekrardan, çatışmaları çözmek için kullanmakta olduğumuz araçlar toplumsal araziyi şekillendirir. TED لذا مرة أخرى، الأدوات التي نستخدمها لحل الصراع تشكل صورة مشهد مجتمعنا.
    Soğuk füzyon ve nihai teoriyi çözmek gibi bir şey. Open Subtitles أقصد أن هذا يشبه حلّ اندماج بارد ومفاد النظريّة النهائيّة
    Eğer bu işi çözmek istiyorsan burada ne işin var? Open Subtitles حسناً، أنظر يارجل ان كنت تريد حلها ماذا تفعل هنا؟
    Sorununuzu çözmek için yalvaran 10 tane bilim adamı bulacaklardır. Open Subtitles اتصل مع شبكات الاذاعة سيأتي عشرات العلماء يتمنون حل مشكلتكم
    Eğer bunun gibi bir cinayeti çözmek için bile beraber çalışmayacaksak... Open Subtitles إذا لم نتمكن من العمل سويا لنساعد في حل قضية كهذه
    Bu fikirle, Bu soruların cevaplarını çözmek üzerine bu iki adam çalışmıyordu. Open Subtitles ولم يكن الرجلان يحاولان في ذلك الوقت حل أي ألغاز كونية كبيرة
    Sen de problemi çözmek için adım attın, değil mi? Open Subtitles وهذا هو عندما حل المشاكل مثلك الخطوات في، أليس كذلك؟
    Eğer Tanrı hayatlarımızın içinde olsaydı, bu davaları çözmek bu kadar zor olmazdı. Open Subtitles ،لو كان الرب موجودا في حياتنا .فلن يكون من الصعب حل هذه القضايا
    Bazen bir davayı çözmek için başka bir davayı çözmek gerekir. Open Subtitles أحيانًا من أجل حل قضية على المرء حل قضية أخرى أولاً
    Birleşerek kurulacak açık, güvenli ve ücretsiz sistemler sayesinde böylesi gözetlemelerden kaçabiliriz, ve bir ülke bu problemi tek başına çözmek zorunda değil. TED من خلال بناء معا مفتوحة وحرة، ونظم آمنة، يمكننا أن يرحل مثل هذه المراقبة، ومن ثم لا يملك بلد واحد لحل المشكلة بنفسها
    Biz sadece neyin çalışmadığına baktık ve çözmek için internetin inanılmaz gücünü kullandık. TED قمنا فقط بالنظر إلى سبب المشكلة و باستخدام مزايا الانترنت المدهشة لحل المعضلة.
    Sorunu diplomatik dille çözmek daha iyi olacaktır." Open Subtitles الأجدر حلّ القضية باستخدام الاسلوب الدبلوماسي
    Ben ise bu kopma problemini çözmek için çabalıyorum. TED هذا الإنقطاع هو المشكلة التي أحاول المساعدة في حلها.
    Amacın bu meseleyi çözmek mi, yoksa beni küçük düşürmek mi? Open Subtitles هل أنت مهتم بحل هذة القضية أم بجعلى أبدو أحمقاً ؟
    Yan, planın her zaman yaptığın gibi orada oturup dava çözmek mi? Open Subtitles اذا مبدأيا ،، خطتك هي الجلوس فقط هناك تحل الجرائم كعادتك ؟
    Soğuk Savaş döneminde "Rus Casus Şifreleri"ni çözmek için kullanılıyordu. Open Subtitles أُستعملت في الستينيات لحلّ رمز جاسوس روسي خلال الحرب الباردة.
    İnsan olarak kendi problemimizi çözmek bizim temel hakkımız. TED بل هو حقنا الأساسي بصفتنا بشرًا أن نحل مشاكلنا الخاصة.
    Tasarımcı olmak istememin nedeni gerçek sorunları çözmek istememdi. TED أردت ان أكون مصممة لأنني أردت أن أحل مشاكل حقيقية.
    Bence bu canlının beyninin nasıl işlediğini çözmek, nörobilimin sınırlarını zorlayan şeylerden biri. TED وأود أن أقول أن أحد حدود عمل الأعصاب هو اكتشاف كيف يعمل دماغ هذا الشيء
    "Nerede çözecek bir suç varsa, çözmek için orada... olacağım." Open Subtitles أينما كانت هناك جريمة غير محلولة فسأكون أنا موجود لحلها
    Yazıyı çözmek, zihinsel bir bulmacadan ibaret olmayıp, Güney Asya'nın siyasi ve kültürel geçmişi ile derin bağlantıları olan bir soru durumuna gelmiştir. TED فك رموز النص ليس مجرد لغز فكري ؛ في الواقع لقد اصبحت سؤالا متشابك بعمق مع السياسة والتاريخ الثقافي لمنطقة جنوب آسيا.
    Bu dosyanın şifresini çözmek altı saat sürer fakat dosyaların transfer edildiği bilgisayarın yerini belirlemekse gereken hemen yapabilirim. Open Subtitles لفك تشفير هذا الملف، سيستغرق الامر ستة ساعات ولكن لتحديد الحاسوب الذي نقلت منه الملفات، يمكنني فعل ذلك الآن
    Olayı çözmek için iki saatimiz var. Kan dolaşımını bu süre içinde tekrar sağlamazsak gözünü kaybeder. Open Subtitles أمامنا ساعتان لنجد حلاً إما نستعيد مجرى الدم أو نفقد العين
    Buraya bak, polis umutsuzca davayı çözmek için uğraşıyor. Open Subtitles انظري، الشرطة تحاول بشتى الوسائل أن تحلّ هذه القضية

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد