Akşam yemeğine çıkmak istiyorsanız, içinde zaten su şisesi var. | Open Subtitles | إنه رائع، فإن أردتم الذهاب إلى العشاء، ففيه قنينة مياه |
Belki de bu yüzden benimle tatile çıkmak yerine kalıp turta yemek istiyor. | Open Subtitles | ربما لهذا فضل البقاء في المنزل وأكل الفطائر على الذهاب في عطلة معي. |
O kapağı açtığımda sadece dışarı çıkmak için bir yol arıyordum. | Open Subtitles | أنا كنت فقط بدور علي طريق للخروج عندما فتحت الباب المسحور |
çıkmak diyebiliriz, öylesine takılmak diyebiliriz. Ne olursa olsun, senin birlikte olmak istiyorum. | Open Subtitles | يمكننا أن نسمه مواعدة أو خروج لا يهم، أريد فقط أن أكون معكِ |
Dışarı çıkmak istediğimde, hep bu baş ağrıları tutar onun. | Open Subtitles | إنها تعانى دائماً من نوبات الصداع حين أريد أن أخرج |
McLeod, o kapıdan önce çıkmak ister misin, bizim önümüzde. | Open Subtitles | ماكلويد هل لك ان تخرج اولا من هذا الباب ؟ |
Dün akşam onunla çıkmak istedim ama bana çok sinirlendi. | Open Subtitles | طلبت منها ان نخرج الليلة الماضية لكنها كانت غاضبة مني |
Dinliyorum. Yeni bir maceraya çıkmak istiyorsunuz. Perşembe günü olmalı. | Open Subtitles | أنصت إليك، تودّي الذهاب في مسعى، حتمًا هو يوم الثلاثاء. |
Bizim de benzer problemlerimiz var. Yapmamız gereken şey sadece sokağa çıkmak. | TED | لدينا نفس المشاكل والحل هو الذهاب للشارع |
Ama yapacağınız ikinci şey, kalabalıkların içine yalnız dışarı çıkmak. | TED | عليك الذهاب وحدك إلى البرية. ستذهب لذاك المكان حيث لا يوجد أشخاص آخرين، |
Buradan çıkmak için tek bir yol var. Başka bir yol yok! | Open Subtitles | فلا يوجد سوى طريق واحد للخروج من هنا فليس ثمة طريق أخر |
Dışarı çıkmak için kolay yolu seçmeleri acınacak bir durum. | Open Subtitles | أمر يثير الشفقة. اختيار الطريق السهل للخروج هكذا. |
Afrika'dan çıkmak için ne yol olursa olsun bana uyar. | Open Subtitles | أي شيء ستفعلوه للخروج من أفريقيا اللعينة أنا معكم فيه |
Annemizin zorla arattığı şişko, zavallı bir kızla çıkmak gibiydi. | Open Subtitles | كان يبدو مثل مواعدة فتاة سمينة جعلتنا والدتنا نتصل بها |
Bir prensle çıkmak normal birisiyle çıkmaktan çok da farklı değil. | Open Subtitles | حسنا , مواعدة أمير ليست مختلفة عن مواعدة أي شخص أخر |
Dışarı çıkmak zorundayım ve yarın güneş batmadan da dönmeyeceğim. | Open Subtitles | يجب أن أخرج ولن أعود قبل غروب شمس يوم غد |
Evet ama sormak istediğim genç güzel bir kız neden... ..benimle çıkmak istesin ki ve buna cevap verebilirsen... | Open Subtitles | سؤالي كان، لماذا تريد فتاة صغيرة جدا مثل تلك تخرج مع رجل مثلي؟ وإذا يمكنك أن تجيب على ذلك |
Arada bir kabuğumuzdan çıkmak bizim için iyi bir şey. | Open Subtitles | من المفيد لنا أن نخرج من عابئتنا بين الحين والآخر |
Çünkü, inanılması gereken herşeyin altında heykelimin altına döktüğün her betonun altında dışarı çıkmak için ağlayan birşey vardır. | Open Subtitles | لان تحت كل هذه الحاجة الي الايمان تحت كل الاسمنت الذي صببته علي قاعدتي يوجد شيء يصرخ كي يخرج |
Çünkü oraya çıkmak boşa kürek çekmek gibi olacak sanki. | Open Subtitles | حقاً تعلمت ؟ لان الصعود الى أعلى مثل مطاردة شبح |
Eğer gazetelere çıkmak istiyorsan trenin önüne atla, daha fazla seyirci bulursun. | Open Subtitles | إن كنتِ تريدين الظهور في الجرائد إقفزي أمام قطار فالمشاهدين هناك أكثر |
çıkmak istediğine emin... | Open Subtitles | لكن ، هل أنت متأكدة .. بأنك تودين مغادرة |
Çünkü bacanın içinde sıkışsalar bile ayaklarını tutuşturmak, çıkmak için çabalamalarını sağlayacaktır. | Open Subtitles | لأنهم حتى اذا علقوا في المدخنة فان شواء ارجلهم يجعلهم يسرعون بالخروج |
Kapıyı kapatamıyorum. Birisi dışarı çıkmak zorunda kalacak. | Open Subtitles | لا يمكنني إغلاق الباب ، على أحدكم المغادرة |
Teşekkürler. Ayrıca dışarı çıkmak isterseniz de onu çalmanız - gerekecektir. | Open Subtitles | يجب أيضا أن تدق له لفتح الباب عندما تريد الرحيل |
Ben buradan çıkmak istiyorum. - Tanrım! - Lanet olsun! | Open Subtitles | أيمي أنا لا اريد ان اخرج من هنا يالهي تبا |
Erkeklerle çıkmak, makyaj yapmak bahar tatilini arkadaşlarınla Mars'ta geçirmek yok. | Open Subtitles | المواعدة ممنوعة، المكياج ممنوع وقضاء العطلة مع أصدقائك في المريخ ممنوع |