En az göğüs kanseri kampanyası kadar iyi olmaya çalışıyoruz. | TED | لكننا نحاول أن نكون جيدين كما كانت حملة سرطان الثدي |
O kadar fazla bilgiyi işlemeye çalışıyoruz ki bazı insanlar sinestezik oluyor ve her şeyi hatırlayan "dev boruları" oluyor. | TED | نحن نحاول أن نفهم الكثير من الأشياء لدرجة أن بعض الناس سيصبحوا اصطناعيين ويمتلكون أنابيب ضخمة تستطيع تذكر أي شئ. |
Yaptığımız şey bu. Başımıza gelen herşeyden bir anlam çıkarmaya çalışıyoruz. | TED | هذا ما نفعله نحاول ان نجعل لكل شيء يحدث لنا معنى. |
Kulağa inanılmaz geliyor ama ayrıntılar üzerinde çalışıyoruz ve bunları başardığımızı görebilirsiniz. | TED | يبدو أمراً مدهشاً، نعمل الآن في الأجزاء، ويمكنك مشاهدتنا ننجز هذه الأجزاء. |
Yani fiziksel ve sanal olan arasında bir bağ kurmaya çalışıyoruz, ama ekrana bakarak değil de, basit bir postere bakarak. | TED | لذلك فإننا نعمل على خلق علاقة بين الجانب الجسمي والجانب الرقمي, ولكن لا تشبه شاشة مصغرة, وإنما تبدو مجرد ملصقة عادية. |
Bu tekniklere ilaveten, üzerinde yeterince çalışılmamış türlerin sır perdesini aralamaya çalışıyoruz. | TED | فضلًا عن هذه الأدوات نعمل حاليًا على كشف أسرار الأنواع قيد الدراسة. |
Ayrıca antikorların parazitlere tam olarak ne yaptığını anlamaya çalışıyoruz. | TED | ونحن أيضاً نحاول اكتشاف ماذا تفعل الأجسام المضادة للطفيلي بالضبط. |
Ve yeni beceri ve yetenekler edinilirken ortaya çıkan değişiklikleri izlemeye çalışıyoruz. | TED | ونحن نحاول تتابع التغيرات التي تحدث عند اكتساب المهارة أو القدرة الجديدة. |
Şöyle durup düşünmemiz gerekiyor: bilim ve sanat konusunda ne yapmaya çalışıyoruz? | TED | اذاً ينبغي علينا التوقف حقا والتفكير بماذا نحاول فعله مع العلوم والفنون؟ |
Şunu iddia ediyorum ki biz yaptığımızın herşeyi değiştirmeye çalışıyoruz. | TED | وأنا اريد أن اجادلكم بأننا نحاول أن نغير كل شي |
Fotosentez olayını modifiye ederek güneş ışığı kullanarak hidrojen üretmeye çalışıyoruz. | TED | نحن نحاول تعديل التركيب الضوئي لإنتاج الهيدروجين مباشرة من ضوء الشمس. |
Düşmek zorunda çünkü biz günde bir dolara geçinen nüfusa hizmet vermeye çalışıyoruz. | TED | يجب أن تقلل التكلفة لأننا نحاول خدمة الناس الذين يعيشون على دولار يومياً. |
Biz Soda City'e gitmeye çalışıyoruz, sanırım bir kaç yüz kilometre kuzeyde. | Open Subtitles | نحن نحاول الوصول إلى مدينة صودا , زوج مائة شمال أميال، أعتقد. |
Bu hala deney aşamasında ama beyin dalgalarını dışarıdan değiştirmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | هو ما زال تجريبي، لكنّنا نحاول لتعديل أنماط موجته الدماغية خارجيا. |
Adamızdaki plastik torba kullanımına ''hayır'' demek için neredeyse 3 yıldır çalışıyoruz. | TED | منذ ثلاث سنوات ونحن نعمل على محاولة حظر الأكياس البلاستيكية في جزيرتنا. |
İyi haber şu ki, bizi tasarımlarımıza bağlayacak dijital sinir sistemi üzerinde çalışıyoruz. | TED | الأخبار الجيدة هى أننا نعمل على جهاز عصبي رقمي يربطنا بالأشياء التي نصممها. |
O uyurken biz de sonraki günün programı üzerine çalışıyoruz. | TED | فبينما تكون نائمة، نعمل نحن على إعداد برنامجها لليوم التالي. |
Güzel bir aileye ders veriyoruz ayrıca, Finau ile de çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نقوم بتعليم عائلة جديدة و لا نزال نعمل مع فيناو |
Biz günde 18 saat ve 2 günde toplam 36 saat çalışıyoruz | Open Subtitles | نحن نعمل أكثر من 18 ساعة يوميا أي 36 ساعة في يومين |
Çok uzun süredir beraber çalışıyoruz kimin ne yaptığını hatırlamak | Open Subtitles | نحن نعمل معا منذ فتره من الصعب تذكر من القائل |
Kendimize Pors & Rao diyoruz, Hindistan'da yaşıyor ve çalışıyoruz. | TED | نسمي أنفسنا بورز وراو، ونعيش ونعمل في الهند. |
Biz birlikte çalışıyoruz, bu yüzden aramızda bir şey olamaz. | Open Subtitles | نَعْملُ سوية، لذا لا شيء يُمْكِنُ أَنْ يَحْدثُ أبداً بيننا. |
İyi geçinmeye çalışıyoruz; ama aramız o kadar da iyi değil. | Open Subtitles | لقد حاولنا أن نتعايش مع بعضنا لكننا لم نكن أفضل صديقات |
Yarından itibaren omuz omuza çalışıyoruz, vakfın için bile olsa. | Open Subtitles | بدءً من الغد سنعمل جنباً إلى جنب في مؤسستك اللطيفة |
Bayan Baily, rahatsız ettiğim için affedin ama oğlunuza yardım etmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | سيدة بيلي انا حقا اسفة لإزعاجك لكني حقا احاول ان اساعد ابنك |
Bölgemizi işadamlarına da ailelere de cazip hale getirmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن في دولة متقدمة ونحاول أن نجذب رجال الأعمال والعائلات. |
Buffy ve ben bu günlerce sıkı çalışıyoruz. Arkada arkadaki oda da... | Open Subtitles | أنا وبافي نتدرب هنا كثيراً هذه الأيام هناك غرفة بالخلف والتي نحن.. |
Kanını almak için ikna etmeye çalışıyoruz ama zorla alamayız. | Open Subtitles | سنحاول ثانيةً إقناعه على سحب الدم لكن لا يمكن إجباره |
Biz bundan çok önce başlıyoruz, hiçbir ceset olmamasını umarak ve bu insanlar için, yapmaya çalıştıkları şey için, devasa bir bilgi havuzuna sahip bu davayı oluşturmaya çalışıyoruz. | TED | نحن نبدأ قبل هذه النقطه في الواقع, قبل ان توجد اي جثث, نحن نحاول بناء قضيه لمن هم الاشخاص وماذا يحاولون القيام به, وهذا يتضمن كميه هائله من المعلومات. |
Onaylanmaya çalışıyoruz ve senin lamban kocaman bir nargile, öyle mi? | Open Subtitles | نحن نسعى لأن يتمّ قبولنا، وأنت مصدرك الرئيسيّ للضوء هو شيشة؟ |
Ve mümkün olan ne varsa bulmak için beyin cerrahları ve doku mühendisleriyle çalışıyoruz. | TED | ونحنُ نعملُ مع مهندسي الأنسجة الحيوية وجرَّاحي الأعصاب لمعرفة ما يمكننا فعلا القيام به. |
Bu problem üzerinde 25 yıldan beridir çalışıyoruz, Rio’dan, Kyoto Protokolleri’nden beri. | TED | لقد عملنا على حل هذه المشكلة لمدة 25 عاماً، منذ مؤتمر ريو، بروتوكولات كيوتو. |
Ve bu farklı modellere bakmaya çalışırken çok dikkatli olmaya çalışıyoruz, böylelikle daha geniş bir yaklaşım ileri sürüyoruz. Peki bunu nasıl çözeceğiz? | TED | ونحن ندرس هذه الحالة بصورة مقربة لكي نستطيع ان نحصل على تصور عام إذاً كيف يمكننا ان نحل ذلك ؟ |