Bak, sanırım elbiselerini çamaşırhaneye göndersem iyi olur. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الأفضل أن أرسل ملابسك إلى المغسلة |
Rivetti, çamaşırhaneye git. Dört forma ve dört şapka al. | Open Subtitles | ريفيتي ، أذهب إلى المغسلة و أحضر عدد أربعة رداء عمل و أربعة أغطية رأس |
Katlanmış havlu ile temiz havlu arasındaki fark çamaşırhaneye bir yolculuktur. | Open Subtitles | الفرق بين مناشفك المطوية ومناشف التنظيف في غرفة الغسيل |
Sadece bozuk para alıyorlar ama, çamaşırhaneye uğramamız gerekecek. | Open Subtitles | فقط تأخذ النقود المعدنيه رغم ذلك لذلك يجب ان نتوقف عند غرفة الغسيل |
Onları çamaşırhaneye götürüyorlar ve Bir şeye batırıyorlar. | Open Subtitles | سوف يأخذونهم للمغسلة و يغطسوها فى شىء ما. |
çamaşırhaneye gitmen lazım, değil mi? | Open Subtitles | يجب عليك أن تذهب الى مغسلة الملابس ألن تفعل هذا؟ |
Sen de gece yarısı apartmanımdaki çamaşırhaneye inerken tecavüze uğrayabileceğim gerçeğini gözardı edemezsin. | Open Subtitles | و لا يمكنك إغفال أنني لو ذهبت لغرفة المغسلة بمفردي في منتصف الليل مرارا سيتم اغتصابي |
Müzeye gidecektim ama bu çeki bankaya yatırmam ve çamaşırhaneye uğramam gerek. | Open Subtitles | كنت أريد الذهاب إلى المترو ويجب أن أودع هذا الشيك وأذهب بملابسي إلى المغسلة |
Ayrıca çamaşırhaneye gitmen gerekiyor. Unutma. | Open Subtitles | أوه وعليك الدهاب إلى المغسلة لا تنسي دلك |
Kıyafetleri yıkamaya götürülmüş o yüzden çamaşırhaneye baktım. | Open Subtitles | لقد تمّ أخذ ملابسه للغسيل، لذا فإنّي تعقبتُ مكان المغسلة. |
Sonra kravatımla bebeğimi boğdum... onu da çamaşırhaneye götürdüm." | Open Subtitles | ثم قمت بخنق ابنتى .. .. فى غرفة النوم بربطة عنقى "وأخذتها إلى المغسلة .. |
Ben bunu çamaşırhaneye indireyim bir de birkaç bardak çalkalayayım. | Open Subtitles | سأضع هذا فقط في المغسلة وأغسل بضعة كؤوس |
Lanet olsun bu saçma! Bak, yanlışlıkla çamaşırhaneye git. | Open Subtitles | هذا لايصدق اسمع ، اذهب الى غرفة الغسيل عن طريق الخطأ |
İki tane üniforma çalmak için çamaşırhaneye gidiyorsun. | Open Subtitles | اذهب الى غرفة الغسيل واسرق لنا إثنتين من ملابس الحراس |
Biliyorsun, çamaşır dolu çantayla çamaşırhaneye gelmek mantıklı bir şey. | Open Subtitles | أتعلمين بأنه أمرٌ منطقي أن تذهبي إلى غرفة الغسيل بكيس مليء بالملابس |
Hayır, çamaşırhaneye giden birkaç bayan gördüm. | Open Subtitles | رايت بعض السيدات في غرفة الغسيل |
Bir kaç şeyi çamaşırhaneye bırakmıştım. | Open Subtitles | ربما اكون قد ارسلت بعض الأشياء للمغسلة |
Ne yaparsan yap, çamaşırhaneye girme. | Open Subtitles | مهما فعلت لا تذهب للمغسلة |
çamaşırhaneye gitmen lazım. Hadi, pastayı keselim. | Open Subtitles | يجب عليك أن تذهب إلى مغسلة الملابس حسناً، دعونا نقطع الكعكة |
çamaşırhaneye yollayacağın yada fırlatıp atacağın bi mendil , bir rozet miydi o? | Open Subtitles | هل هى زر أو منديل يمكن أن يسقط أو يرسل إلى المكوى ؟ |
Ya da ısıtıcısını tamir etmeme, ya da onunla şeye gitmeme... çamaşırhaneye gitmeme, ya da gidip muz kabuklarını ayıklamama... | Open Subtitles | أو لأساعدها في تثبيّت مدفأتها أو لاصطحابهاإلى المصبغة أولمساعدتها في تنظيّف قشور موزها |
Zemin katından, çamaşırhaneye. | Open Subtitles | من خلال المغسل في الطابق السفلي. |
Yani çamaşırhaneye gitmeden önce birisi resmen onu zehirliyordu. | Open Subtitles | أذن أحدهم قام بتسميمه قبل نزوله لغرفة غسل الملابس |
Çamaşırı çamaşırhaneye götüreceğim ama hepsi bu. | Open Subtitles | كل ماعلي فعله أخذ الملقاة منهم إلى المغسله, هذا كل شي. |