Bu kalabalık ve düzensiz ortamda yıldızlar ortalama her 10.000 yılda bir çarpışır. | Open Subtitles | في هذه الإزدحامات.. وظروف التشويش فإن النجوم تتصادم مرة كل 10 آلاف سنة |
Yer kısıtlı, bu yüzden her masada bir çift oyuncu elin iç taraf vuruşu egzersizi yaparken diğeri dış taraf vuruşu egzersizi yapar ve arada bir toplar havada çarpışır ve herkes "Vay be!" | TED | وبما أن المساحة محدودة، يوجد في كل طاولة زوج من اللاعبين يتدرب على الضربة الأمامية، وزوج آخر يتدرب على الضربة الخلفية، وفي الحين والآخر، تتصادم الكرات في الهواء ويقول الجميع: "واو!" |
Issız ormanın derinliklerinde Eren ve Reiner'ın duyguları şiddetle çarpışır. | Open Subtitles | "في أعماق الغابة المعزولة، تتصادم مشاعر (إيرين) و(راينر) بعنف" |
Yayıldığı zaman bir pozitron, çevresindeki başka bir molekülden gelen bir elektronla çarpışır. | TED | وعندما تنبعث، فإنّ بوزيترونًا يصطدم بإلكترونٍ، منبعثٍ من جزيئةٍ محيطةٍ به. |
Genellikle ikili toplam enerjiyi koruyarak ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra birbiriyle çarpışır ve yok olur. | TED | عادةً، يصطدم الاثنان ويفني أحدهما الآخر بُعيد ظهورهما، حفاظًا على الطاقة الكليّة. |
Bu bölge öylesine yoğundur ki foton, sürekli Hidrojen ve Helyum atomları gibi diğer parçacıklarla çarpışır. | Open Subtitles | وهي منطقة عالية الكثافة حيث يصطدم الفوتون باستمرار بالجسيمات الأخرى كالهيدروجين والهيليوم |
Ve çarpışır. | Open Subtitles | و تتصادم |
Çok fazla çekim gücünde ise gezegen ile çarpışır. | Open Subtitles | إن زادت الجاذبية كثيرًا فإنه يصطدم مع الكوكب |
En sonunda, okyanus tabanı ile çarpışır ve su yüzeyine çıkarak, hava tarafından ısıtılır. | Open Subtitles | في النهاية يصطدم بالقاع |