Yüklülerin işgalinden sonra insanlar arası çatışmanın sona erdiğini düşünüyordum. | Open Subtitles | أعتقد أن الصراع بين البشر انتهى بالمنطقة بعد غزو الفضائيين |
Çünkü, konu şu ki, bir çatışmanın içine dahil olduğumuz zaman, bakış açımızı kaybetmek kolaydır. | TED | لانه عندما تكون طرفاً في الصراع فانه من السهل جداً ان تفقد المنظور العام |
Neden geçen ay içinde çatışmanın yaşandığı önceki aylardan daha çok kişi öldü? | TED | لماذا قتل عدد أكبر في الشهر الماضي مما حدث في أي شهر سابق طيلة هذا الصراع ؟ |
Sorun, çatışmanın İngilizler'in Akdeniz üzerinden Orta Doğu'ya olan petrol yolunu tehdit etme olasılığıydı. | Open Subtitles | كان مصدر القلق ينبع من أن النزاع قد يهدد مسار نقل النفط إلى بريطانيا من الشرق الأوسط عبر البحر الأبيض المتوسط |
İşin sırrı "Biz"iz herhangi bir çatışma anında yapıcı bir rol oynayabilecek olan çatışmanın etrafını saran topluluk olarak biziz | TED | نحن الذين نتصرف نحن المجتمع المحيط بأي صراع يمكنه ان يلعب دوراً بناءاً في اي نزاع |
Sen ve sapık partnerin çatışmanın arasında kalmak istiyorsanız sorun değil polis. | Open Subtitles | أنتِ وذلك المُنحرف تودون الإنخراط في تبادل إطلاق النار ، فلتكونوا ضيوفي إذن |
Çünkü çatışmanın harareti içerisinde ne uğruna savaş verdiğinizi unutmamanız gerekir. | Open Subtitles | لان في خضم المعركة يجب ان تعلم ماذا تحارب من اجله |
Kimin savaştığını, niçin savaştığını ve nasıl savaştığını bilmedikçe çatışmanın kötü olup olmadığını bilemeyiz. | TED | لا نستطيع أن نعرف ما إذا كان الصراع شيئاً سيئاً ما لم نعرف من يتقاتل. ولماذا يتقاتلون وكيف يقاتلون. |
Şirketler arasında ki ilişkilere, özel sektöre gelince çatışmanın da önemini anlıyoruz. | TED | ندرك كذلك أهمية الصراع حينما يتعلق الأمر بالعلاقات بين الشركات، في القطاع الخاص. |
Aynı zamanda, El Salvador'da iç savaş hüküm sürüyordu, ve yine sivil nüfus çatışmanın tam ortasında kalmıştı. | TED | في نفس الوقت، كانت الحرب الأهلية تبدأ في السلفادور، ومجدداً، حُوصر المدنيين في الصراع. |
Afrika'da sıklıkla görüldüğü gibi bu çatışmanın etnik bir tarafı da vardı. | TED | و كان هناك وجها عرقياً لهذا الصراع كالمعتاد في إفريقيا. |
Sırt üstü yatıp yalvarmayacağız. Yoksa bu çatışmanın anlamı kalmaz. | Open Subtitles | من ناحيه أخرى نحن لم نقل شيئا و هذا الصراع لا يعنى شيئا |
Amerika'nın kuzey batı sahili bu eski çağlardan kalma çatışmanın oluşturduğu en önemli örneklerden biridir. | Open Subtitles | يُعد ساحل شمال غرب أمريكا أحد أكثر خطوط السواحل إثارة المتشكلة نتيجة هذا الصراع العتيق |
Ve bu çatışmanın Asya sahnesininde ötesinde yaratacağı kızışmalara hazırlık yapmak adına... | Open Subtitles | وأن نحتاط في حالة تصعيد هذا الصراع لأبعد من وسط آسيا |
Gerçek şu ki, istersen bin yıl öncesine git ama yine de çatışmanın nasıl başladığını bilemezsin. | Open Subtitles | الحقيقية، هو يُمكنك الرجوع ألف عام و ما تزال لا تعرف كيف بدأ الصراع. |
Bu çatışmanın en açık örneği tuhaf peynir konusu. | Open Subtitles | مثال واضح لهذا الصراع هي الحالة الغريبة للجبن |
çatışmanın merkezindeki başlıca petrol havzaları Karni ve Friendship. | Open Subtitles | معظم ابار البترول في منطقتي النزاع كارني وفريندشب |
Bir silahlı çatışmanın eşiğinde olduğunuzu söylesek doğru olur. | Open Subtitles | هو عادل لقول بأنّك على حافة النزاع المسلّح. |
Guatemala 36 yıl süren silahlı bir çatışmanın yaralarını sarıyor. | TED | تتعافي جواتيمالا بعد صراع عسكري دام 36 عاما. |
Kocan kendisini aşan, hepimizi aşan bir çatışmanın kurbanı oldu. | Open Subtitles | غدا زوجكِ ضحيّة في صراع أكبر منه وأكبر من أيّ منّا |
Vinci Belediye Müdürü Ben Caspere'in katil zanlılarının, polisle girdiği şehir tarihindeki en çok can kaybı olan çatışmanın üzerinden 66 gün geçti. | Open Subtitles | مضت 66 يوماً على قيام القتلة المزعومين" "(لمدير مدينة (فينشي) (بن كاسبر بالاشتباك مع الشرطة في أحد أخطر عمليات" "تبادل إطلاق النار في تاريخ الولاية |
IIF, bizim çatışmanın hararetinden eriyip biteceğimiz için endişeleniyor. | Open Subtitles | يفترض AIF نحن سوف تذوب في خضم المعركة. وهم على حق في الغالب. |