Plastik köpük bir tabaktan bir parça brokoli alırken çatalı tabağa geçirmeden çatal kullanmak beyin ameliyatı kadar zor olacaktır. | TED | و عند استخدام شوكة لالتقاط قطعة بروكلي من صحن بلاستيكي من دون خرق الشوكة للصحن سيكون الامر صعبا كجراحة الدماغ |
Ya da aklınıza çocukların yürümeyi, konuşmayı ve çatalı nasıl kullanacaklarını öğrendikleri çocukluğunuz gelebilir. | TED | أو ربما يذهب بكم التفكير إلى مرحلة الطّفولة المبكّرة حيث يتعلم الأطفال المشي والكلام واستخدام الشوكة. |
Dışarıdan sade görünür ancak çatalı batırdığında ilk ipucunu keşfedersin. | Open Subtitles | انها ناعمة من الخارج ولكنك تكتشف المفتاح حالما تضع الشوكة داخلها |
Eğer sofra terbiyem beni yanıltmıyorsa sol korneadaki çıkıntı bir salata çatalı. | Open Subtitles | إذا يخدمني حقّ الآنسة مانيرس، ذلك النتوء من قرنيته اليسرى شوكة سلطة. |
Sen anlarsın beni Karides çatalı. | Open Subtitles | تعلم عما أتحدث ، صاح " شوكات الروبيان " -صاح |
Tamam, nasıl kapatacağını biliyorsun. çatalı geri getir. | Open Subtitles | حسناً، تعلمين كيف تغلقين المطعم و لا تنسي إعادة الشوكة |
Yemek çubuklarına bayıldım. Ben çatalı tercih ederim, ama onlar da çok güzel duruyorlar. | Open Subtitles | أحبها، شخصياً أفضّل الشوكة ولكنها تبدو رائعة |
İki saniye sonra bu çatalı gözüne batıracağım. | Open Subtitles | احبه , بالتاكيد احبه بعد ثانيتين سادخل هذه الشوكة في عينيك |
Oraya gitmektense bu çatalı gözüme sokmayı yeğlerim. | Open Subtitles | أنا أفضل أن أطعن عينى بهذه الشوكة من ان أذهب لهناك |
Masadan çatalı kaptım, içgüdüsel bir şeydi. | Open Subtitles | و أمسكت الشوكة من على الطاول و كان شيئاً فطرياً |
Ama boynundaki çatalı çıkaran bu harika kızın söyleyeceklerini dinlemeden gitmek istemiyorum. | Open Subtitles | و أنا كذلك، لكنني لا أريد الذهاب إلى باريس و أتسائل إذا وجب علينا الإصغاء للفتاة المدهشة التي أخرجت الشوكة من عنقكِ |
Doktor, barbekü çatalı gibi bir şeye benzediğini söyledi. | Open Subtitles | الطبيب قال أنها تبدو كأنني إنزلقت على شوكة الشوّاية |
Hangisinin salata çatalı olduğunu... hangisinin olmadığını bilemedilerse ne olmuş? | Open Subtitles | لم يُميّزوا شوكة السلطة من باقي الشوكات ، وإن يكن ؟ |
Diğer ucunda çatalı var, böylece eti alıp suyuna batırabilirsiniz. | Open Subtitles | بها شوكة في نهايتها ترفعون اللحم و تغرسوها في مرق اللحم |
Yani bütün bu yapı dev bir ses çatalı ve doğa ana da vurup duruyor. | Open Subtitles | وان هذا المبنى كلّه عبارة عن شوكة رنانة عملاقة و الطبيعة الأم تقوم برنينها |
Karides çatalı, neden bu kadar Tavşan Para aldın? | Open Subtitles | يا "شوكات الروبين" لما أحضرت الكثير من نقود الأرانب |
Ve bir de üç dişli olanlar var. Salata çatalı. Ve bazen... | Open Subtitles | في بعض الاحيان يكونوا ثلاثه شوكه السلاطه احيانا تكون |
Ondan ayrıldığımda o kadar kızmıştı ki neredeyse bir çatalı gözüme saplıyordu. | Open Subtitles | ثم عندما انفصلت عنها كانت غاضبة مني و لقد طعنتني في عيني بشوكة |
Osuruk, memeler, kıç çatalı! | Open Subtitles | الفقاقيع، المؤخرات، النهود، الشقوق. |
Belki de Kıç çatalı Haydutu da değerlerimizi kaybettiğimizi söylemeye çalışıyor. | Open Subtitles | ربما هدف المُتعدي على المؤخرات هو إظهار أننا تخلينا عن قيمنا |
Gördüğü bir insan ya da bir çatalı tanımaz ve ne olduğuna karar veremez. | Open Subtitles | مثلاًً عندما ينظر شخصاً ما لشوكة طعام ويقول: ماهذه؟ لم أرى مثلها من قبل! |
Çocukken hiç, bir çatalı prize sokmuş muydun? | Open Subtitles | هل سبقَ و وضعتَ شوكةً قطّ في دارةٍ كهربائيّة عندما كنتَ صغيراً؟ |
çatalı böyle tut... ve bıçağı çatalın sivri dişlerini yemeği tutmak için kullan. | Open Subtitles | فلتمسك الشوكة بهذه الطريقة و أستخدم السكينة لتثبيت الطعام لتبدء بقطعه بالشوكة |
Balık bıçağı veya çatalı yoksa, daha ufak bir bıçak veya çatal kullanın. | Open Subtitles | إن لم تكن هناك اياً من الشوكات, استعمل السكين والشوكة الصغيرة لأكل السمك |
Yerinizden bir daha kalkarsanız, bayan bu çatalı gözünüze sokarım. | Open Subtitles | ... تحركى من مقعدك ثانيه يا سيدتى و سوف اضع هذه الشوكه فى عينيك |
Onunla tanıştığımda bir konserve açacağı ve plastik çatalı vardı. | Open Subtitles | عندما تعرفتُ إليه، كانت لديه فتاحة علب وشوكة بلاستيكية. |