Ama galiba sürdürmek zorundayız çünkü çoğumuzun yumurtaya ihtiyacı var. | Open Subtitles | لكن، أظن أننا نتابع تجربتها لأننا معظمنا بحاجة إلى البيض |
Sanırım çoğumuzun günlük hayatına, ayaklarımızın dibindeki gezegenimizin inanılmaz derecede sıcak olduğundan tamamen bîhaber devam ettiğini söylemek yanlış olmaz. | Open Subtitles | اعتقد انه من الانصاف ان نقول ان معظمنا يمارس حياته اليومية غافلٌ تماماً بأن أسفل أقدامنا، سخونة كوكبنا لا تُصدق. |
Bunlar Hope Zion'da pek çoğumuzun kişisel olarak deneyimlediği sorunlar. | Open Subtitles | قضية لها صدى شخصي على الكثير منا في هذا المستشفى |
Kentsel sorunları, çoğumuzun her zaman yaptığı gibi kırsalı şehre sürükleyerek çözmeyeceğiz. | TED | ونحن لن نحل المشاكل الحضرية بجر البلاد الى الريف، وهو ما الكثير منا يحاولون القيام به في كل وقت. |
Bu, pek çoğumuzun sorduğu çok mühim bir soru. | TED | فهذا هو السؤال الرئيسي الذي يسأله أغلبنا |
çoğumuzun yaşamlarında bir an bile olsa değer vereceği avantajları ve kabiliyetleri görmezden geliyoruz. | TED | ونتجاهل النعم والمزايا التي قد يحتفي بها العديد منا ولو للحظة واحدة في حياتهم. |
Bugün çoğumuzun görüşü şeytani ele geçirmeyi pek kabul etmiyoruz. | Open Subtitles | أما اليوم فينظر معظمنا إلى فكرة التلبس الشيطاني بإعتبارها مستبعدة |
Pekala, 1950'lerde çoğumuzun gecede yaklaşık sekiz saat uyuduğuna dair iyi veriler var. | TED | في الخمسينيات، كانت المعطيات الجيدة تقترح أن معظمنا كان يحصل على حوالي ثمان ساعات من النوم في كل ليلة. |
Yatağa gitmeden önce çoğumuzun son yaptığı şey nedir? | TED | ما هو آخر شيء يقوم به معظمنا قبل أن نذهب إلى السرير؟ |
Düşündüğü şey, bugün çoğumuzun kabul ettiği bir şeydi, ama bu, o günlerde kabul görmedi. | TED | أحد الأشياء التي كان يفكر بها هي شئ يأخذها معظمنا كأمر مسلّم به، لكن خلال أيامه لم يكن مسلّم به. |
Günümüzde bir şeylerin ters gittiğini anlamak için çoğumuzun belirtileri beklemesi gerek. | TED | حاليا، على معظمنا انتظار الأعراض لتعلمه بأن هناك شيئا خطأ. |
Bugün, çoğumuzun inanmak istediği şey İnternetin özel bir alan olduğudur; değil. | TED | واليوم، الكثير منا يود أن يعتقد أن الإنترنت هو مكان خاص؛ هو ليس كذلك. |
Eminim ki çoğumuzun internetten satın aldığımız ürünü iade ettiği olmuştur. | TED | أنا متأكد من أن الكثير منا قد خاض هذه التجربة من قبل شراء أشياء وإرجاعها عن طريق الانترنت. |
Açıkçası hangi aşıların veya güçlendiricilerin ergenlik sonrasında olmamız gerektiğini çoğumuzun bildiğini sanmıyorum. | TED | وأنا لست متأكدة الآن إذا كان الكثير منا يعرف ما هي اللقاحات أو المقويات التي يجب علينا أن نأخذها بعد سن المراهقة. |
Ama yüzde 68 gibi büyük bir oran, eşya üretmek ve çoğumuzun her gün beklediği hizmetleri sunmak amaçlarından kaynaklanıyor. Tarım, ev işi ve inşaat gibi sektörler buna örnek. | TED | و لكن النسبة الأعظم تصل إلى 68 في المئة بغرض خلق البضائع و إيصال الخدمات و التي يعتمد عليها أغلبنا يوميا، في قطاعات مثل العمل الزراعي و العمل المنزلي والبناء. |
çoğumuzun beyninde, kendi küçük polis memurları vardır. | Open Subtitles | أغلبنا لديه الشرطي الصغير الخاص به .. هنا |
çoğumuzun kariyeri, çocukları vardı ama biz kadınların yaptığını yaptık, iş yükünü paylaştık. | TED | لدى العديد منا وظائف، ولدى العديد منا أطفال، ولكن ما قمنا به هو ما يقمن به النساء، وتقاسمنا العمل. |
Batı'da çoğumuzun bildiği bir hikaye, ya da bildiğimizi sanıyoruz. | Open Subtitles | إنَّها قِصة يعرفها غالبيتنا في الغرب .أو نظنُ أننا نعرفها |
Geçen hafta duygusuzluktan bahsetmiştik pek çoğumuzun hissettiği şeyden. | Open Subtitles | لقد تحدثنا عن التخدير بالأسبوع الماضي والذي كثير منا قد شعر به |
Çünkü günümüzde çoğumuzun bu şekilde çalışması gerekiyor. | TED | السبب في ذلك هو أنها الطريقة التي المزيد والمزيد منا يجب أن يعمل بها هذه الأيام. |
Arktik buzulları bize pek çoğumuzun sandığından daha yakın. | Open Subtitles | القطب الشمالي أقرب إلى مواطننا مما نتصور |
çoğumuzun içinde bulunduğu arzularımız ve durumumuzun gerçekliği arasındaki ikilem. | TED | الانقسام الذي يشعر به كل واحد منا حول ما نتوق إليه وواقع حالتنا. |
Ve bu ekonomik krizin ortasında, ki bir çoğumuzun korku içinde onun içine çekilmeye eğiliminde olduğumuz bir ortam, sanırım Jane'den almamız ve ulaşmamız gereken bir ipucumuz var. yoksul olmanın sıradan olmak anlamanı gelmediğini bilmek. | TED | وفي أثناء الأزمة الإقتصادية، حيث يميل الكثيرون منا إلى الإنسحاب مع الخوف، أعتقد أننا مناسبين تماماً لنحذو حذو جين وأن نعرف، بأنه إذا كنت فقيراً لا يعني أنك عادي. |