ve Saray'daki hassas çoğunluk, bu yarışta son derece önemli olabilkir. | Open Subtitles | ومع أغلبية ضئيلة بمجلس الشيوخ، يعد هذا السباق الإنتخابي حيوياً للغاية. |
Eğer sen de onaylarsan bu çoğunluk olur. | Open Subtitles | إن وافقنا, نحن أغلبية. لا نحتاج إليهم أبداً. |
Eğer çoğunluk varsa yani en az 13 kişi varsa, ellerinizi kaldırın o zaman istediğinize izin verebiliriz. | Open Subtitles | إذا كان هناك أغلبية أعني أن يقوم 13 منكم على الأقل برفع أيديهم فــ يمكن أن نعطي الإذن بتشغيل الموسيقى |
Ama bunu gerçekleştirmek için bazen, bir senaryo kurmalısınız. Ve senaryo kurmak için, bir fikir herkes ya da büyük çoğunluk, bunu gerçekleştirmenize yardım edecektir. | TED | لكن لتجعلها تحدث أحيانا، يجب عليك أن تقترح سيناريو. وتقترح تصميم، فكرة يمكن لأي شخص، أو الغالبية العظمى، أن تساعدك في تنفيذها على أرض الواقع. |
Şey, mutlak çoğunluk değil, fakat sana daha çok oy çıktı. | Open Subtitles | حسناً ، إنها ليست الأغلبية بالتحديد و لكن لديك أكثر الأصوات |
"Deli" ne demek, biliyor musun? Deli, "çoğunluk iktidarı" demek. Ya. | Open Subtitles | هل تعلم ماذا تعنى كلمة مجنون ان الجنون له قواعد الاغلبية هنا |
Immobiliare'nin çoğunluk hisseleri Bay Corleone'ye geçerse. | Open Subtitles | عندما يستلم السيد كورليونس سيطرة اغلبية اومبيليار |
Kabine'de çoğunluk yok. | Open Subtitles | لا توجد أغلبية بالمجلس إنهم منقسمون بالتساوى |
"Bu yüzden, Bass Endüstrisi'ndeki çoğunluk hisseyi sana bırakıyorum." | Open Subtitles | لذلك, انا أرث إليك أغلبية أسهم مصانع باس |
Erteleme isteği reddedildi ve sağlam bir çoğunluk hâlâ bizimle. | Open Subtitles | طلب التأجيل قد ألغي وأنت في موضع أغلبية صلبة |
Yedi kişilik grubumuzda dört kişi çoğunluk oluyor. | Open Subtitles | في عصابتنا المكونة من سبعة أشخاص أربعة تعتبر أغلبية |
Credit Mobilier'deki çoğunluk hissen hariç. | Open Subtitles | باستثناء، حصة أغلبية في بنك، كريديت موبلينير |
Şimdi, hepinizin bildiği gibi, bir ortak bütün ortakların çoğunluk oyunu alamadan ortaklıktan çıkartılamaz. | Open Subtitles | كما يعلم جميعكم لا يمكن تنحية شريك من دون أغلبية في تصويت مجلس الشركاء |
Bu ülkedeki büyük çoğunluk onunla aynı fikirde değil. | Open Subtitles | إن الغالبية فى هذا البلد لا يبادلونه الرؤية عيناً بعين |
çoğunluk neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyemez. Bilinciniz bunu yapar. | Open Subtitles | الغالبية لا تقرر ما هو الصح و الخطأ ضميرك هو من يفعل |
Ve dışarda bu gerçekten bihaber yaşayan çoğunluk bankalar şirketler ve hükümetlerle gizli anlaşma ve tezgahlar içindedir. | Open Subtitles | و نظرا لأن الغالبية غافلون عن هذه الحقيقة, البنوك بالتواطؤ مع الحكومات والشركات, |
Sadece önemli olan erkekler değil, onları destekleyen sessiz çoğunluk. | Open Subtitles | ويست مجرد الرجال الذين يهم ولكن الأغلبية الصامتة الذين تدعمهم. |
çoğunluk sürdürülebilirlik konusuna önem veriyor; ancak günlük sorunlardan sonra, şu gibi günlük sorunlar: Çocuklarımı okula nasıl göndereceğim? | TED | أن الأغلبية العظمى من الناس تهتم بالاستدامة بعد الهموم اليومية، الهموم اليومية ككيف أوصل أطفالي إلى المدرسة؟ |
"Deli" ne demek, biliyor musun? Deli, "çoğunluk iktidarı" demek. Ya. | Open Subtitles | هل تعلم ماذا تعنى كلمة مجنون ان الجنون له قواعد الاغلبية هنا |
Bu Obstfeld Yatırım Grubu görünüyor ki çoğunluk hisselerini ele geçirdiğinden oldukça emin yada daha tekliflerini yapmadılar. | Open Subtitles | يبدو انها واثقه من الحصول على اغلبية الحصص والا لم يعرضوا عليها هذا العرض |
Böylece o fazlasıyla hak ettiğim çoğunluk hissesini alıp futbol antrenörleri gibi konularda söz sahibi olabileyim. | Open Subtitles | أريد فقط الحصة الغالبة كي لا أمثل أقلية في التصويت كمدربي كرة القدم |
Fakir çoğunluk için, kapitalist sistem tek bir şey ifade ediyor: | Open Subtitles | لكن بالنسبة للأغلبية العظمى للفقراء, النظام الرأسمالي يعني شيء واحد فقط.. |
Büyük çoğunluk elektrik akımıyla oluşan ısının sebep olduğu yanıklar fakat sol kolundaki bir yanık daha çok kimyasal yanığa benziyor. | Open Subtitles | وكانت غالبية الحرارية. لكن حرق واحد على ذراعها الأيسر هو أكثر يتفق مع حرق الكيميائية. |
Burada beş kişiyiz. çoğunluk kazanır. | Open Subtitles | خمسة منا هنا والأغلبية تسود |