| İki kere evlenmiş, dul kalmış. çocuğu yok. | Open Subtitles | المتزوّج مرّتين، ترمّل مرّتين، لا أطفال. |
| Bütün dünyaya seyahat ediyor, karısı yok, çocuğu yok. | Open Subtitles | صحيح . فهو يسافر في جميع أنحاء العالم، لا زوجة، لا أطفال |
| Anne baba ölmüş, kardeşi yok, hiç evlenmemiş, çocuğu yok. | Open Subtitles | الآباء متوفيان، بدون أشقاء بدون زواج، بدون أطفال |
| çocuğu yok, Geride onu bağlayan bir şey yok. | Open Subtitles | و ليس لديه أطفال و لا ارتباطات يتركها من خلفه |
| Niye çocuğu yok biliyor musunuz? | Open Subtitles | انتم تعلمون لماذا لم تنجب ؟ |
| çocuğu yok. Annesi geçen yıl öldü babası hiç olmamış. | Open Subtitles | لا أطفالَ, بالإضافةِ إلى أنَّ والدتهُ قد لقيتْ حتفها في السنةِ المنصرمة |
| 32 yaşında, evli, çocuğu yok. | Open Subtitles | عمره 32 عام، متزوج و ليس لديه أولاد. |
| Ama karım Saray kısır ve çocuğu yok. | Open Subtitles | ولكن زوجتى ساراى عاقر . لا أطفال لها |
| çocuğu yok ve ailesi vefat etmiş. | Open Subtitles | لا أطفال ووالده ووالدته قد ماتا |
| Bekar, hiç evlenmemiş, çocuğu yok. | Open Subtitles | أعزب، لم يتزوج من قبل، لا أطفال. |
| Ölü garsonumuz Helen Krauss. Bekâr, çocuğu yok. | Open Subtitles | نادلتنا الميتة ، " هيلين كراوس " ، عازبة ، لا أطفال |
| Hiç evlenmemiş, çocuğu yok. | Open Subtitles | لم يسبق له الزواج، لا أطفال. |
| 35 yaşında, evli, çocuğu yok. | Open Subtitles | متزوجة، 35 سنة، بدون أطفال. |
| - Adam Cross, bekâr, çocuğu yok Wrigley, Pennsylvania'dan, buraya çok uzak değil yani. | Open Subtitles | أعزب، بدون أطفال)، جذوره من "ريجلي" بولاية (بنسلفانيا). ليس على مبعدة من هنا. |
| çocuğu yok. Evi hayvanlarla dolu. | Open Subtitles | . ليس لديه أطفال . بيته ملئ بالحيوانات |
| 43 yaşında, evli, çocuğu yok. | Open Subtitles | بعمر الـ 43 , متزوّج و ليس لديه أطفال |
| Niye çocuğu yok biliyor musunuz? | Open Subtitles | انتم تعلمون لماذا لم تنجب ؟ |
| 41 yaşında, boşanmış, çocuğu yok. | Open Subtitles | بعمر 41 سنةً، طلّقَ، لا أطفالَ. |
| İki kurbanında çocuğu yok. | Open Subtitles | و كِلا الضحيتين ليس لديه أولاد. |
| Onun dışında silahı, eşi ya da çocuğu yok. | Open Subtitles | يتزوج او ينجب اولادا كان الرجل وحيدا تماما |
| Evlenmemiş, çocuğu yok. | Open Subtitles | دافني زيمر لم تتزوج قط ، وليس لديها أطفال |
| Buna benzer bir teyzem var ve onun da çocuğu yok. | Open Subtitles | لديّعمةكهذا, و ليس لديها أطفال أيضاً |
| Gençti... Bazıları onun otuzlu yaşların sonlarında olduğunu söylüyordu. çocuğu yok. | Open Subtitles | لقد كانت صغيرة شخصاً ما قال انها في اواخر ال30 ، وليس لديها اطفال |
| İşini bitirdikten ortalığı temizlemiş. Belli ki çocuğu yok. | Open Subtitles | ونظّف المكان بعد جريمته، "جليّ أن لا أولاد له" |
| Onu araştırdım-- Karısı yok, çocuğu yok. | Open Subtitles | لقد تحققت من أمره ليس لديه زوجة أو أولاد |