Karının küçük kızını da alarak seni terk etmiş olması çok üzücü. | Open Subtitles | محزن جداً كيف تركت زوجتك وأخذت ابنتك الصغيرة. |
Çok çok üzücü. | Open Subtitles | وهي تزوره كل يوم أربعاء إنه أمر محزن جداً |
Bence kızları etkilemek için bunlara ihtiyaç duymayı hissetmen çok üzücü. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا محزن حقاً، أنك تشعر في الحاجة لكل تلك الأشياء لكي تؤثر على الفتايات |
çok üzücü. Kararını değiştirmediğinden emin olmak istiyoruz. | Open Subtitles | حزين جداً ، أردنا ان نتأكد من انك لم تغير رأيك |
Karayipler'deki bu güzel adaların, birer Japon genelevine dönüştüğünü görmek çok üzücü. | Open Subtitles | من المحزن أن نرى جزر الكاريبي الجميلة تتحول إلى مواخير مُجهّزة لليابانيين |
Bu, ya çok üzücü bir durum, ya da adamın işi bayağı kıyakmış. | Open Subtitles | هذا محزن للغاية سواء , أو هذا على وظيفة جيدة حقا. |
Babanın ölmesi çok üzücü ama insanlar çok çabuk iyileştiler. | Open Subtitles | من المؤسف وفاة والدكِ لكن الناس قد تخطوا ذلك بسرعه |
Ama bir keresinde, yaklaşık 3 ay önce gardenyalı çok üzücü bir olay yaşadık. | Open Subtitles | و لكن منذ ثلاثة أشهركانت لدينا حالة حزينة جداً بالجاردينيا |
çok üzücü bir durum. Zavallı adam antrenör ekibimizden biri. | Open Subtitles | إنه أمر محزن الرجل المسكين هو أحد أعضاء فريق التدريب |
Ayarsız bir santrifüj çok üzücü bir şeydir. | Open Subtitles | إنه أمر محزن جداً جهاز طرد مركزي غير متدرج |
çok üzücü, tüm hayatı boyunca asla çekici olamayacak. | Open Subtitles | محزن جداً , تعرف حياتها بالكامل لن تتعرف بالجذاب |
Hasta olmaları çok üzücü, değil mi? | Open Subtitles | أنه محزن جداً عندما لا يشعرون بخير اليس كذلك؟ |
Bence kızları etkilemek için bunlara ihtiyaç duymayı hissetmen çok üzücü. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا محزن حقاً، أنك تشعر في الحاجة لكل تلك الأشياء لكي تؤثر على الفتايات |
Ailenin hikayesini biliyorum. çok üzücü. | Open Subtitles | أعرف تاريخ عائلتك المرضي إنه تاريخ حزين جداً |
Rehabilitasyon merkezleri falan kurulmalı çöp muamelesi yapılmamalı bu çok üzücü bir şey. | Open Subtitles | مراكز تأهيل, وهم الآن فقط.. يستخدمون كنفايات. الأمر حزين جداً, و.. |
Tanrım, çok üzücü. Eskiden kadınlar sahte orgazm, gerçek turta yaparlardı. | Open Subtitles | كانت النساء أنه من المحزن جدا , هزات وهمية والكعك القرارات. |
Hayır, gerçekten çok formsuzlar. Bu çok üzücü. | Open Subtitles | ليسوا في حالة بدنية ممتازة ذلك محزن للغاية |
Bir adamın böyle ölmesi çok üzücü... ama yine de çok ilginç. | Open Subtitles | من المؤسف للغاية أن يلقي رجل مصرعه بهذه الوسيلة، ومن المذهل كذلك. |
Bana hep "Zavallı Holly hayatın çok üzücü ve boş" der gibi bakar. | Open Subtitles | وهي دائماً تعطيني تلك النظرة التي تقول هولي يا مسكينة , حياتك حزينة جداً وفارغة |
Ritchie'nin cenazesinde bulunamadın. çok üzücü. | Open Subtitles | كان يجب ان تكون حاضرا جنازة ريتشى, أمر محزن |
- çok üzücü, sanki bunlarla işin bitince tüm olanlar bitecekmiş gibi. | Open Subtitles | نعم. هو فقط حزين جدا. أنه مثل ع ندما ينتهي الموسم ويذهب جميع الممثلون بعيداً. |
Bunu duymak çok üzücü ama dinlemek onlara yardım etmiyor sorunlarını çözmüyor. | TED | هذا هو حقا امر محزن أن نسمع، وأنها لم تساعدهم بـ بنس واحد، لم تحل أي من مشاكلهم. |
Dokuz yaşından beri annesi hiç doğum günü partisi düzenlememiş mi? çok üzücü olmalı. | Open Subtitles | امه لم تقم له حفلا منذ كان بالتاسعة؟ كم هذا حزين |
Hem çok romantik hem çok üzücü. | Open Subtitles | هذا إما في غاية الرومانسية أو في غاية الحزن |
Evinden bu kadar uzakta ölmek çok üzücü bir şey. | Open Subtitles | إنه لأمر محزن أن تموت بعيداً هكذا عن المنزل |
- Doğru. Üzücü bir durum. - Evet, çok üzücü. | Open Subtitles | ـ نعم ، هذا حزين للغاية ـ نعم ، حزين جداً |
çok üzücü. | Open Subtitles | عندما يقول لي ابني أنه يفتقد أباه، وهذا محزن جدا.. |