Aslında, bazen doktorlar verileri çok basit bir durumu karmaşıklaştırmak için kullanabilirler. | Open Subtitles | يمكن للأطباء أحياناً ان يستخدموا المعلومات ليثيروا الشك حول حالة بسيطة جداً |
Sana grafik çizebilirdim ama çok basit bir grafik olurdu bu. | Open Subtitles | استطيع ان اصمم لك مخطط حول ذلك ولكنه مخطط بسيط جدا |
Evet, onun için şarkı söylememizi istiyor. çok basit bir hikaye. | Open Subtitles | الذي يريدنا أن نغني لحسابه بأمانة، هذا صريح جداً |
Şimdi yapacağımız şey, çok basit bir elektrikli motor. | TED | ما نقوم به هو صناعة محرك في غاية البساطة. |
Oh, o magazin haberi çok yanlış. Ben çok basit bir adamım. | Open Subtitles | أوه، مقالة تلك المجلة كانت رديئة، في الواقع أنا رجل بسيط جداً |
çok basit bir şekilde, mükemmel. Sola git. Sağa git, düzgün uç. | Open Subtitles | الأمر بسيط جدًا في الواقع تميل لليسار، وتميل لليمين، وتطير بشكل مستقيم |
Ama pimi çıkarsam, ve vites kolundan sökseydim, gördüğünüz üzere çok basit bir şekilde, vites koluyla ne yaparsanız yapın, ileri veya geri vites fark etmeksizin, mafsal olduğu gibi kalıyor. | Open Subtitles | ولكن لو نزعنا هذا المسمار فلن يكون هناك ارتباط بين الأنبوب وناقل السرعة عملية بسيطة جداً كما ترى |
Bu çok basit bir ameliyattı. | Open Subtitles | لقد كانت عملية بسيطة جداً وسارت الأمور على ما يرام |
Beyler, çok basit bir felsefem var. | Open Subtitles | الرجال، عِنْدي أي فلسفة بسيطة جداً. الذي تَدْفعُ فوق حمارِكَ عملُكَ الخاصُ. |
Sana grafik çizebilirdim ama çok basit bir grafik olurdu bu. | Open Subtitles | استطيع ان اصمم لك مخطط حول ذلك ولكنه مخطط بسيط جدا |
çok basit bir test yapabilirsiniz: yanağınızı kazıyın ve gönderin. | TED | يمكننا فعل ذلك بفحص بسيط جدا: نحك بشكل خفيف احد خديك للحصول على خلايا ثم نرسلها |
Bir kez oynayalım. Bu çok basit bir puzzle. | TED | حسنا , هي نلعب واحدة , هنا لغز بسيط جدا. |
- çok basit bir test zaten. | Open Subtitles | هذا الإختبار صريح جداً |
Bu çok basit bir oyun. | TED | بو لوتو: حسنا، هذه اللعبة في غاية البساطة. |
Bunun gibi çok basit bir form aslında insan gözüyle anlaşılamayan pek çok bilgi içermektedir. | TED | نموذج بسيط جداً كهذا يتضمن في الواقع الكثير من المعلومات التي قد لا تكون مرئية للعين البشرية. |
Ben Fransızım. Neler keşfedeceğimi hiç bilmiyordum. çok basit bir şeydi: Başlangıçta her şey kutsaldı ve müzik, ruhani şifaydı. | TED | أنا فرنسي. ليس لدي أدنى فكرة عن ذلك ما اكتشفته و هو شيء بسيط جدًا أن كل شيء كان مقدسًا في البداية و قد كانت الموسيقى علاجاً روحانياً. |
Aslında çok basit bir işti. Sonradan karmaşıklaştı. | Open Subtitles | إنها قصة بسيطة و تحولت إلى معقدة |
Bu zorluğu test etmek için çok basit bir fikir ve iddiamız var: Bir terzi giyilebilir yapabilir mi? | TED | ولكي نختبر هذا التحدي، توصلنا إلى فكرة بسيطة للغاية: هل يمكن للخياط حياكة ملبوسات تقنية؟ |
İğneyi vurununca hayatta kalıp kalmayacağınızı size söyleyebilecek çok basit bir testimiz olacak, ve bir daha kimse ölmeyi riske atmayacak. | Open Subtitles | لدينا إختبار بسيط للغاية يخبرك إذا كنت ستنجو من أخذ الجرعة أم لا و لن يخاطر أى أحد بحياته بعد الآن |
çok basit bir şeydi ama o kadar huzur verirdi ki. | Open Subtitles | لقد كان أمراً بسيطاً جداً ولكنه جلب علي اطمئناناً كبيراً |
Resif nasıl çalışır? Çok ama çok basit bir şekilde. | TED | كيف تعمل الشعاب المرجانية؟ حسنا ، انها بسيطة جدا جدا. |
Ekrandaki molekülleri affedin, çünkü bu çok basit bir takım. | TED | وعذرا للرسم المعقد للجزيئات على الشاشة، لكن هذه حقا مجموعة أدوات بسيطة للغاية. |
çok basit bir açıklaması var. | Open Subtitles | هنالك تفسيـر بسيط لهذا |