Sizde teratoma denen bir şey var. Yetişkinlerde çok nadir rastlanır. | Open Subtitles | أنت تعاني بما يسمى المرض المسخي وهو نادر جداً في البالغين |
Antik diyet ve bağırsak hastalıkları hakkında çok şey öğrenebilirsiniz,... ...fakat çok nadir bulunurlar. | TED | ،يمكنك أن تعرف الكثير عن النظم الغذائية القديمة والأمراض المعوية .لكنها نادرة جداً |
Sıcak patatesler çok nadir bulunurdu ve yalnızca doğum günlerine özgüydü. | Open Subtitles | نادراً ما لعبنا هذه اللعبة كنا نلعبها في أعياد الميلاد فقط |
Bir olayı bilmediği ya da şahsen ilgilenmediği çok nadir. | Open Subtitles | من النادر جداً ان تكون هناك حادثه لا يعلم عنها شيئ او يعالجها بنفسه |
Günlük hayatımızda beyin fırtınalarından bahsederiz ama çok nadir bir beyin fırtınası görürüz veya dinleriz. | TED | و كلّنا نتحدّث عنها بصفة يوميّة، ولكن نادرا ما تمكّننا من أن نرى أو نستمع إلى أحدها. |
Kanner kliniğine getirilen hastalardan yola çıkarak otizmin çok nadir olduğunu düşündü. | TED | بناءَ على الحالات التي عُرضت على مصحته، تكهن كانر بأنه توجد حالات توحّد نادرة جدا. |
Ve buraya gelmemin sebebine gelecek olursak, çok nadir görülen bir şeyden bahsecektim. | Open Subtitles | والسبب الذى اتيت له اليوم لكى اخبرك بشأن شيء حقيقى نادر جداً رأيته |
Onun emarını çektim ve... farkettik ki beyin haritasında çok nadir anormallikler gösteriyor. | Open Subtitles | لذا أجرينا عليه تصوير رنين مغناطيسي ولاحظنا شذوذاً نادر جداً فى تكوين عقله |
Bugün, gençlerimizde çok nadir olan bir özellik. | Open Subtitles | هي نوعية نادرة جداً من شبابنا هذه الأيام |
Ancak burayı bu hâle getiren süreçleri düşündüğünüzde, Dünya'ya benzer gezegenlerin çok nadir olabileceğini fark ediyorsunuz. | Open Subtitles | لكن عندما تضع في الحسبان ما تتطلبه الأمر لصنع هذا المكان، تدرك أن الكواكب كالأرض قد تكون نادرة جداً. |
Pekala, hakim birlikte olmayan iki insana, çok nadir, bir çocuğun sorumluluğunu verir. | Open Subtitles | الآن، أيّ قاضٍ نادراً ما سيضع طفلة تحت وصاية اثنين لا يعيشان سوياً |
Bahsedecek fazla bir şey yok. Adam çok nadir konuşurdu. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير لنقوله, هذا الشخص كان نادراً ما يتحدث |
Baron, çok nadir birileri seni ziyaret eder. | Open Subtitles | أيها البارون،من النادر جداً أن يأتيك زائر |
Fransız bir tarihçi, iki yüzyıl sonra, 'İsa'nın otoritesine bu kadar alçakgönüllükle bağlı olan böylesine bir akıl çok nadir bulunur.' | TED | وقال مؤرخ فرنسي بعد ذلك بقرنين نادرا ما يقدم الأقوياء والأذكياء هذا التواضع لسلطة يسوع المسيح |
Bazı yemekleri yediğinde atriyoventriküler tıkanıklığa yol açan çok nadir bir hastalıktır. | Open Subtitles | انها حالة نادرة جدا والتي تسبب انسدادا عضلياً عندما تأكلين أنواعاَ محددة من الطعام |
İnsanların çömezliği bu kadar iyi taşıyabildiğini çok nadir görürüm. | Open Subtitles | من النادر أن أرى أشخاصًا يقضون سنتهم الأولى بشكل جيد |
Bay Rayborn çok nadir bir kanser türünden dolayı tedavi görüyordu. | Open Subtitles | كان السيد ريبورن يتعالج من من نوع نادر جدا من السرطان |
Burada olan şey, Athar'ın sizlere sağladığı, çok nadir bir şey ama bizim de teklif edebileceğimiz şeyler var. | Open Subtitles | ما لديك هنا ، ما وفرته آثار لك هو شئ نادر للغاية و لكن لدينا الكثير مما يمكننا توفيره أيضا |
Annen, çok nadir bulunan kadim ve kirlenmemiş bir vampirin kanından bir örnek elde etti. | Open Subtitles | أصبحوا عقماء لقد حصلت والدتكِ على عينة نادرة للغاية ,لدماء مصاص دماء قديم غير ملوث |
Seni çok nadir burda görürüm. | Open Subtitles | فنادرا رؤيتكِ هنا |
Birinin denemesi çok nadir Our Lady'yi kendi başlarına topla. | Open Subtitles | من النادر جدا لشخص محاولة استدعاء سيدتنا من تلقاء نفسه |
Bir başkanın suçlanması ise çok nadir görüldü. | TED | وإقالة رئيس في منصبه أمر نادر الحدوث بالمقارنة بذلك. |
çok nadir görülür. Yapbozun parçaları gibiyiz, anlıyor musun? | Open Subtitles | إنه نادر جدا ، كما لو أننا كنا نحل ألغاز الصور المقطعة. |
çok nadir görünüyor. Bunun olduğuna emin misin? | Open Subtitles | يبدو نادرا جدا انت متأكد ان المجرم يعانى منها ؟ |