Ama gün gün baktığımızda hâlâ arabayla çok vakit geçiriyoruz. | TED | ولكننا ما زلنا نقضي الكثير من الوقت في السيارت يوميًا. |
Her zamanki gibi, tasarımcılar olarak bu pompayı inanılmaz derecede güzel tasarlamak istedik ve buna çok vakit harcadık. | TED | ومرة أخرى ، كالمصممين ، أردنا جعل هذا شيء بالغ الجمال وقضينا الكثير من الوقت في التفكير في الشكل. |
Karanlık bir odada tek başıma o beyin hücrelerini dinleyerek çok vakit harcamıştım. | TED | أقضي وقتاً طويلاً أُنصت إلى خلايا الدماغ تلك في غرفة مظلمة، لوحدي. |
Neden bu kadar çok vakit geçirdiğimizi düşünüyordun ki? | Open Subtitles | امذا بإعتقادك أننا نمضي وقتاً كثيراً مع بعض؟ |
Bakıyorum da Tanrıların Babası ile çok vakit harcıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تقضين وقت كبير مع أب الآلهة هذا |
Belki de Eric, Neil'in arkadaşıyla çok vakit geçirdiğim içindir. | Open Subtitles | ربما لأنني أقضي الكثير من الوقت مع أريك صديق نيل |
Komşularımız havuz yaptırdı bu ara orada çok vakit geçirdi. | Open Subtitles | حسنا الجيران لديهم بركة وهو يمضي الكثير من الوقت هناك |
Deniz istihbaratı yeni yetmeler için çok vakit harcamıyor mu Komutan Slattery? | Open Subtitles | الاستخبارات البحرية لا تنفق الكثير من الوقت على الصبية الصغيرة. الكابتن سلاتري؟ |
Ve doğal olarak W.E. ile daha çok vakit geçirmiş olurum. | Open Subtitles | و بطبيعة الحال انا اقضي الكثير من الوقت مع دبليو إي |
Evet, böylesi çok güzel olabiliyor. Kendimize çok vakit ayırabiliyoruz. | Open Subtitles | ،نعم هذا شيءٌ جميل فلدينا الكثير من الوقت لبعضنا البعض |
Hayatından çıkmış olan birisi için, onunla bayağı çok vakit geçiriyorsun. Meraklanma. | Open Subtitles | بالنسبة لشخص خارج الصورة أنت تمضين معه وقتاً طويلاً |
İleti gönderildiğini farketmem çok vakit aldı. | Open Subtitles | استغرق مني وقتاً طويلاً , حتى اكتشف انه قام بإرسال الإستغاثه |
çok vakit aldı ve birçok engeli aşmamız gerekti. | Open Subtitles | لقد استغرق وقتاً طويلاً وواجه الكثير من العقبات |
Hayır etmedim. Ama kendisi burada çok vakit geçiriyor. | Open Subtitles | ليس بالضبط، لكنّها تقضي وقتاً كثيراً هنا |
Bakıyorum da Tanrıların Babası ile çok vakit harcıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تقضين وقت كبير مع أب الآلهة هذا |
- Orada çok vakit geçirir mi? | Open Subtitles | إنها تقضي معظم الوقت هناك في الخارج أجل , طوال اليوم |
Onunla çok vakit geçirmiştim, ve söylemeliyim ki seninle aynı fikirde değilim. | Open Subtitles | لقد قضيت وقت كثير معها ويجب أن أقول أننى لا أوافق على هذا |
Buradaki kızlar, erkeklerle o kadar çok vakit geçiriyor ki. | Open Subtitles | الفتيات هنا يقضون وقتا طويلا مع رجال يعيش أغلبهم بمفرده |
Seni adam etmek için çok vakit harcadım. | Open Subtitles | لقد اضعت وقتا كثيرا لاصنع منك شيئا مفيدا |
Kadeh kaldırmaktan bahsettiğini anladım. Ama belki şarap için çok vakit harcamışsındır. | Open Subtitles | أجل , اعتقدت بأنك تقصدين النخب ولكن من المحتمل أنك قضيت وقتاً كبيراً لإنتقاء الخمر |
Şuradaki güzel bir parçaymış. Söylesene, ailen denizde çok vakit geçirir mi? | Open Subtitles | هذه قطعة فنيّة جميلة، أخبريني هل أمضت أسرتك وقتًا طويلًا في البحر؟ |
O şeyi yerleştirmek için eski eşimle benden daha çok vakit geçirdin, canım arkadaşım. | Open Subtitles | لقد أمضيت وقت أكثر من كافى فى توصيله ل ... حضن زوجتى السابقه |
Olmadığını iddia ediyorsun ama hayatıyla çok vakit harcamışsın. | Open Subtitles | بالنسبة لشخص يدعي أنه ليس هو أنت تقضي كثير من الوقت بتتبع حياته |
Katil balinalarla çok vakit geçirdim, kontrol daima onlardadır. | Open Subtitles | لقد أمضيت وقتاً طويلاً مع الحيتان القاتلة.. وهُم دائماً على قدر المسئولية. |
Haklısın Birlikte çok vakit geçiriyoruz Ne olmuş? | Open Subtitles | أنت صحيح. لذا نَقْضي الكثير مِنْ الوقتِ سوية. لذا الذي؟ |