çorbayı, yağmuru ve en çok da gün ışığını özlediğini söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأنها إفتقدت الحساء والمطر والأهم من ذلك، نور الشمس |
Şu lanet zili bir daha çalarsan buz gibi çorbayı içersin! | Open Subtitles | رني ذاك الجرس اللعين مره أخرى وسوف أحضر لك الحساء بارد |
Tamam. Ortak bir noktamız var. Ben bu çorbayı içerdim. | Open Subtitles | حسنٌ، حسنٌ، الآن لدينا شيءٌ مشترك، اعتدتُ شربَ ذلك الحساء. |
Basınçlı hava üfleyici sayesinde çorbayı soğutmak için üflemeye ve enerji sarf etmeye gerek yok. | Open Subtitles | مع آلة دفع الهواء المضغوط غير ضروري النفخ بالفم لا طاقة مطلوبة لتبريد الشوربة |
Açık mavi bir okyanusa baktığınızda aslında hareketli hayatla dolu bir mikrobik çorbayı seyrediyoruz. | TED | عندما تنظر إلى المحيط الأزرق الشفاف، أنت في الواقع تحدق في حساء ميكروبي مليئ بالحياة. |
Bir gün dara düşersen, sana bir tas çorbayı çok görmeyiz. | Open Subtitles | إذا دخلتَ في مأزق , سنقوم دائماً بالعثور على وعاء من الحساء لك. |
Her ne kadar serseri gibi yaşasam da başıma ne gelirse gelsin, biliyorum ki bir yerlerde bir kâse çorbayı benden esirgemeyecek bir kardeşim var. | Open Subtitles | ومهما حصل فأنا أعلم أنه لدي أخ في مكان ما الذي لن يمنع عني طبق من الحساء |
çorbayı üstünüze döküyor. | Open Subtitles | وهى آتية سكبت الحساء عليك بالكامل انظر ماذا يبدو شكلك |
Bu çorbayı öyle ayak üstü yiyemezsin, dizlerin kenetlenir. | Open Subtitles | لا يمكنكِ تناول هذا الحساء وأنتِ واقفة، ركبتيكِ ستلتويان |
çorbayı getir ki içindeki erişte ile ayaklarımı ısıtabileyim. | Open Subtitles | ليدفئون كهوفنا الباردة على الأقل نتحصل على الحساء |
Yarım saat önce kocası geldi... ve ona bir kase çorbayı fırlattı. | Open Subtitles | منذ نصف ساعة جاء زوجها و ألقي بطبق الحساء عليها |
Onları takip ettim ve çorbayı içip güldüğünü gördüm.... | Open Subtitles | لقد تبعتهما الى هناك و رايته يصب الحساء و يبتسم |
- Masadaki diğerleri bir tas çorbayı 2 saatte içiyorlar. - Hadi ama.. Sen yemeği sömürüyorsun! | Open Subtitles | و هناك أيضا شخصا في بالي الأن يأخذ ساعتين في شرب الحساء |
Salatayı dik olarak karıştırmak zorundaydınız, ve çorbayı kaynatıp insanlara sunmalıydınız. | Open Subtitles | يجب علي خلط السلطة تسخين الحساء و خدمة الجميع |
Büyük olsun. çorbayı çok koy. Bilirsin işte. | Open Subtitles | لدلك يجب ان تقدم الافضل مزيد من الحساء, و كل شيء |
çorbayı kendim yaptım, ama beğenmezsen, üzerime alınmam. | Open Subtitles | أعددت الحساء بنفسي لكننني سأتفهم إن لم يعجبك |
Ama çorbayı sevdiler. | Open Subtitles | احبو الشوربة هل تعتقد ان بامكانك فعلها مره اخرى؟ |
Bir çok müşteri çorbayı beğendi. | Open Subtitles | الشوربة اعجبت الكثير من الزبائن هذا كل ما قلناه |
Gelmiş geçmiş en iyi çorbayı satıyor ve Amerika'nın en acımasız adamı. | Open Subtitles | هو يبيع أفضل حساء وهو أكثر الرجال تواضعا في أمريكا |
çorbayı mahvediyor. | Open Subtitles | هو يُخرّبُ الشوربةَ. ولا أحد هَلْ المُلاحَظَة؟ |
çorbayı mahvediyor. Birisi onu engellemeli. | Open Subtitles | انه يفسد الشوربه ولا احد يلاحظ؟ |
Biri sana kendi eliyle yaptığı çorbayı getirmişti. | Open Subtitles | وشخص ما جلب لك شوربة الدجاج التي فعلتها بنفسها |
Sonra, pişen çorbayı marulların üzerine ekle. | Open Subtitles | ثم أضفها للحساء المطهو فى الوعاء مع الكرنب |
Biz zavallı rahibelerin yaptığı çorbayı beğendin mi? | Open Subtitles | بالحساء الذي اعددناه نحن الراهبات المتواضعات |
Önce çorbayı servis edeceğim, efendim. | Open Subtitles | سأحضر حساءك في الحال يا سيدي |
Eve döndüğü zaman da en sevdiği çorbayı onu beklerken bulacak. | Open Subtitles | وعندما يعود إلى المنزل فإنه سيجدُ حساءه المفضل بانتظاره |