Bütün bunlardan önce Öğle yemeği için bile param olmazdı benim. | Open Subtitles | لقد كنت قبل هذا لا احصل على مال للغداء الا بصعوبة |
- o Öğle yemeği için. - Anlıyorum genelde öyleymiş. | Open Subtitles | . هذا طعام للغداء ، أنا أفهم أنه عادة كذلك |
Kendin giyebilmen daha iyi. Öğle yemeği için jöle ister misin? | Open Subtitles | هذا شعور أفضل هل تريد المزيد من اللبن على الغداء ؟ |
Birileri Öğle yemeği için turşu yemekte ısrar edince, görev biraz gecikti. | Open Subtitles | ولكن شخص ما أكل مخلل الملفوف على الغداء وهو يخرجني عن طوري |
Frank'ı kaçırdın Matt! Bugün Öğle yemeği için eve gitti. | Open Subtitles | لقد غادر منذ فترة ذهب للمنزل لتناول الغداء |
Öğle yemeği için bir saat Ve sonra 2 işlem tamam | Open Subtitles | ♪ ونأخذ ساعة للغذاء ♪ ♪ والساعة الثانية ننهي عملنا ♪ |
Öğle yemeği için buradan tam zamanında çıkacağız. | Open Subtitles | سنكون من هنا في الوقت المناسب لتناول طعام الغداء. |
Bu 8 milyar; 2 dolar 49 sente iner ki bu devletin bir Öğle yemeği için ayırdığı miktar. | TED | هذه الثمانية بلايين انخفضت الى دولارين و تسعة وأربعون سنتاً هذا ما تخصصه الحكومة للغداء |
Seine nehrinde Öğle yemeği için balık tutmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | تعيشين بجانب نهر السين و أنتِ تحاولين اصطياد سمكة للغداء |
Öğle yemeği için durup vakit kaybetmek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | ما نحن لا نريد أن نضيع دقيقة للتوقف للغداء |
Nick ile Öğle yemeği için Brasserie'de buluşuyorum. | Open Subtitles | انا إجتمع بنيك للغداء في براسيري هل هو في طريقه؟ |
Ben Öğle yemeği için bile ne sipariş edeceğimi bilemiyorum. | Open Subtitles | أنا بالكاد أعرف ما أريد أن أطلبه على الغداء ؟ |
Öğle yemeği için kleptomanlar ağzınızdaki yemeği çalarlar. | Open Subtitles | مصـابون بداء السّرقة على الغداء سيسرقون الغذاء قبل وضعـه في فمّكِ |
Ama biz bir aile olduğumuz için birimiz Öğle yemeği için sıraya girmezse kimse öğle yemeği yiyemez. | Open Subtitles | ولكن لأننا عائلة اذا تخلف أحدنا ولم يصطف معنا للذهاب للمطعم فلا أحد منا بإستطاعته أن يحصل على الغداء |
Hey, Öğle yemeği için eve gidiyordum. | Open Subtitles | كنت سأذهب للبيت لتناول الغداء أتريد أن تأتي؟ |
Sonra Öğle yemeği için eve geliyor - güdü ve fırsat. | Open Subtitles | ثم يعود للبيت لتناول الغداء.. حافز وفرصة |
- Öğle yemeği için. İple adam yakalamak beni acıktırıyor. | Open Subtitles | للغذاء , اصطياد الأشخاص بالحبال يجعلني جائع |
Herneyse, bak, ben düşünüyordum da bilirsin, seni bu şeylerden bir Öğle yemeği için ayırabilir miyim? | Open Subtitles | على كل حال , أتسائل إذا أمكن أن آخذك بعيد عن كل هذا وقت كافيا لتناول طعام الغداء |
Öğle yemeği için bir saatleri vardı ve yine de bir şeyleri araştırıp 11 yaşında kazandığın bir ödülü buldular. | Open Subtitles | كان لديهم ساعه واحدة من أجل الغداء وتمكنوا من الحفر وايجاد جائزه فزت بها عندما كنت فالـ ١١ من عمرك |
Andresen'in nişanlısı, Rueben Quintana polise, Leila'yla Öğle yemeği için buluşacaklarını söylemiş. | Open Subtitles | خطيب أندرسون، أخبر الشُرطة، أنّه كان يُفترض به مُقابلة ليلى لأجل الغداء |
Ne zaman isterseniz Öğle yemeği için gelebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكما أن تعودا لتناول الغذاء في أي وقت تريدان. |
Öğle yemeği için teşekkürler. Buraya kadar benimle yürümene gerek yok. | Open Subtitles | شكرا على الغذاء ولكنك لست مضطر لكى توصيلنى هنا |
Karımı arayıp Öğle yemeği için müsait olamayacağımı söyle. | Open Subtitles | أتصلي بزوجتي وأخبريها أني لن أذهب إلى الغداء هيا لنذهب |
Öğle yemeği için. Bende seni bilgilendiririm. | Open Subtitles | لنقُل عند الغداء وسوف أطلعك على آخر الأخبار |
Ve Öğle yemeği için suşi veya vejeteryan yemekler de var. | Open Subtitles | يمكن ان تحصلي على طعام نباتي او سوشي من اجل الغداء |
Oh, Öğle yemeği için biraz geç oldu gibi. | Open Subtitles | كما هو الحال مع كل وجبة غداء متأخرة |
Senatör Pazartesi günü Öğle yemeği için beni buradan alacak. | Open Subtitles | سيقلّني السيناتور من هنا لغداء يوم الإثنين |
En sevdiğim iki kız Öğle yemeği için hazır mı? | Open Subtitles | أوه ، هاي. هل فتاتيّ المفضلتين جاهزتان لتناول وجبة غذاء؟ |