Zanlıya ödemeyi kim yaptıysa, ABD Maliye Bakanlığından zenginlik notlarını almış. | Open Subtitles | الشخص الذي دفع للمشتبه قام بشراء النسخ القيّمة من الخزانة الأمريكية |
Güney Orchard'da ve Outer Adasında hükümdar vergilerini ödemeyi reddeden isyancılar var. | Open Subtitles | هناك بداية للتمرّد في أورشلد الجنوبية الجزر الخارجية برفض دفع ضرائب التاج |
Ama NSA ona ödemeyi yapıp, parayı takip etmeyi denediğinde... | Open Subtitles | ولكن عندما حاول الأمن القومى الدفع له وتعقب مال الابتزاز |
Bu öyle telefon araması gibi değil. ödemeyi önceden alırım. | Open Subtitles | أنت ، هذه ليست محادثة إجتماعية يتم الدفع لى مُقدماً |
Kısa sürede stüdyo ödemeyi yapıp taramaları bitirince, oyuncu, artık oyuncu değildir. | Open Subtitles | في اللحظة التي يدفع بها الأستوديو ويجري المسح, لا يعود الممثل ممثلاً, |
Ya da akşam yemeğine davetli bir konuk, yemekten sonra cüzdanını çıkartarak size yemeğin parasını ödemeyi teklif ederse, bu da fazlasıyla garip bir durum olur. | TED | أو إذا قام ضيف مدعو للعشاء بعد الوجبة باخراج محفظته وعرض دفع مبلغ الوجبة، ذلك يمكن أن يكون تصرف أخرق بالمثل. |
Benim için üzülen güzel yürekli insanlar, kira ödemeyi teklif ettiler veya bana yemek ısmarlamayı ya da iş görüşmem için takım almayı. | TED | عرض علي أشخاص عطوفون والذين شعروا بالشفقة علي دفع الإيجار أو شراء وجبة أو بدلة لمقابلات العمل الجديدة. |
Hong Kong'a dönüş masraflarını ödemeyi önerdim bile, ama kabul etmiyor. | Open Subtitles | عرضت عليها دفع نفقاتها للعودة لهونغ كونغ ، لكنها رفضت |
Ve bu ödemeli olacak, onu nasıl ödemeyi düşünüyorsun? | Open Subtitles | وهذه المكالمة تصادف أنها على حساب المستقبِل، وكيف تنوين دفع ثمنها؟ |
Başkan, ödemeyi kabul etti. Hemen korsanlara durumu bildirin. | Open Subtitles | لقد وافق العمدة على الدفع أنقل الخبر للمختطفين حالا |
Evet, Butter'ın her gece ödemeyi aldığını söylüyorlar. | Open Subtitles | أجل , في أي مكان منه قد قيل ذلك انها هي من يتم الدفع له كل ليلة |
Şişko Saso'nun bana borcu var, ama ödemeyi geciktiriyor. | Open Subtitles | ساسو البدين يدين لي بالمال و هو يتأخر في الدفع قليلا |
- Onlara bir mektup yazarım. - ödemeyi askıya aldılar. Ben de öyle yapardım. | Open Subtitles | سوف يتأخرون في الدفع و أنا أيضا و أنت أيضا |
Bizi de bağlantısı ödemeyi yapmazsa onu ele vereceği için aramıştır. | Open Subtitles | ليجعل المعالج يعتقد إنه ربما يسلمه لنا إذا لم يدفع له |
"O kadar etkilendim ki zarfa bir sonraki çalışman için gereken ödemeyi koyuyorum." | Open Subtitles | إلى حدّ، بِأَنِّي أُرفقُ الدفعة مُقدماً ل جُهدكَ الأدبي القادم. |
Burayı sevip sevmediğimi sordun, sonra senin ödemeyi zaten yaptığını öğrendim. | Open Subtitles | سالتى لو عن راى فى المكان, و انت اصلا دفعت المقدم. |
Korkarım ki, 3 milyon dolarlık bir ödemeyi nakde çevirmiş. | Open Subtitles | أخشى بأنه سحب دفعة بمقدار 3 ملايين دولار |
Zarar ziyan ödemeyi seven bir sigortacıyla tanışmak bir zevkti. | Open Subtitles | من دواعى سرورى أن أرى عميل تأمين الذى يستمتع بدفع الأدعائات المكلفه |
Şimdi, ödemeyi yapacağım yeri kağıda yaz ve bana ver. | Open Subtitles | الآن ، أكتب لى المكان الذى أستطيع أن أقوم بالدفع به |
İlk ödemeyi yapıp şahini benden almaya hazır misiniz? | Open Subtitles | هل انت مستعد لدفع اول دُفعة و تخليصى من الصقر ؟ |
Karşılığını almadığım şeyleri ödemeyi sevmem. | Open Subtitles | أنا لا ادفع على ما لا أحصل عليه هل وجدت إبنتي ؟ |
Sonra ödemeyi yapacağız ve sonra olabildiğince mutlu görüneceğiz, değil mi? | Open Subtitles | . ثم بعد ذلك علينا أن ندفع المبلغ دون أي تردد أليس كذلك ؟ |
Bunu, karşı tarafın ödemeyi kabul ettiği uzun mesafeli telefon görüşmesi gibi düşünün... | Open Subtitles | فكر فيه على أنه مكالمة هاتفية بعيدة لشخص تعرف أنه سيتحمل التكاليف |
Hatta ödemeyi de yuvarlayıp 120 yapalım. | Open Subtitles | ولمَلاعليناأن... سوف نجعل التكلفة حتى 120 دولار. |
Endülüs derebeylerimiz bizlere haraç ödemeyi reddettiler. | Open Subtitles | خدمنا المغاربة رفضوا ان يدفعوا لنا الفدية |
Bu dünyada ödemeyi her zaman yanlış insanlara yapıyorlar. | Open Subtitles | انهم دوما يدفعون للأشخاص غير المناسبين في هذا العالم |